Türkiye’nin iklim değişikliği başmüzakerecisi, planlanan karbon vergisinin “büyük bir tehdit” olduğunu ve Türkiye’nin Paris Anlaşması’na katılma kararında “önemli bir rol” oynadığını ifade etti.
Türkiye’nin iklim elçisi ve Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, Avrupa Birliği’nin (AB) planladığı karbon vergisinin Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı onaylamasında itici bir etken olduğunu söyledi.
Politico’da yer alan habere göre, bazı iklim fonlarına erişim elde edebilmek için gelişmekte olan ülke olarak yeniden sınıflandırılmayı talep ettiği için yıllardır anlaşmaya katılmayan Ankara, iklimin dönüm noktası olan 2015’teki anlaşmayı geçen ay onayladı.
Dünya Bankası-Fransa-Almanya garantili 3,2 milyar dolarlık finansal destek Türkiye’nin kararında belirleyici oldu. Ancak bir röportajda, Mehmet Emin Birpınar, Avrupa Komisyonu’nun karbon fiyatlandırması uygulanmayan ülkelerde yapılan ithalatı vergilendirme planının Türkiye’yi ciddi bir şekilde etkileyecek olmasının bu kararda bir rol oynadığını söyledi.
COP26’da Türkiye’nin başmüzakerecisi ve çevre bakanı yardımcısı Birpınar, “Türkiye ihracatının %48’i Avrupa’ya gittiği için AB’nin Sınırda Karbon Mekanizması (CBAM) olarak adlandırılan mekanizmanın Türkiye için çok büyük bir tehdit oluşturduğunu” söyledi.
Türkiye, güncel olarak yeni bir iklim yasası üzerinde çalışıyor. Birpınar, yasanın üç-dört ay içinde hazır olmasının planlandığını söyleyerek yasanın “Yeşil Mutabakat konularını” ele alacağını ve CBAM’dan etkilenmemek adına karbon fiyatlandırması içereceğini belirtti.
Türkiye’nin ulusal emisyon ticaretinin neye benzeyeceğinin kararlaştırılacağını söyleyen Birpınar, “AB’ninkine benzer” bir yol izleyeceklerini açıkladı.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, bu yaz Türkiye’deki işletmeleri CBAM kapsamında yıllık 750 milyon euroya kadar ek masraflarla karşılaşabilecekleri konusunda uyardı ve Ankara’yı Paris Anlaşması’nı onaylamaya, emisyon ticareti sistemi kurmaya ve net sıfır emisyon hedefleri belirlemeye teşvik etti.
Türkiye, geçtiğimiz ay 2053 için net sıfır karbon emisyon planı belirledi. Ancak henüz Paris Anlaşması doğrultusunda Birleşmiş Milletler’e güncellenmiş bir iklim eylem planı sunmadı.
Ülkenin 2030’a kadar emisyonları %21 azaltmayı hedefleyen mevcut planı oldukça zayıf. Ayrıca Türkiye, COP26’da metan emisyonlarını kesmeyi veya kömürden çıkışı hedefleyen anlaşmalara dahil olmadı.
Birpınar, Türkiye’nin elektriğinin yaklaşık olarak dörtte birini sağlayan kömür ile ilgili eylem planı hakkında sorulardan kaçınarak yeni bir iklim planının yakında sunulacağını söyledi.
Birpınar, “%21 gerçekten de yeterince kararlı değil, daha fazlasını yapmak için çalışacağız” dedi.
Ancak Türkiye için fonlar, kritik bir önem taşıyor.
Türkiye, Paris Anlaşması’nı Dünya Bankası, Fransa ve Almanya’nın enerji geçişi için 3,2 milyar dolarlık krediye erişim sağlaması üzerine onayladı. Birpınar, bunun yaklaşık 2 milyar dolarının Dünya Bankası’ndan, 800 milyon doların Fransa’dan ve 200 milyon doların da Almanya’dan geleceğini söyledi. Dünya Bankası, Fransa ve Almanya ise henüz bu rakamları doğrulamadı.
Ancak Ankara hâlâ statüsünün değişmesini bekliyor. Yeniden sınıflandırma, ülkeyi BM’nin Yeşil İklim Fonu gibi iklim finansmanlarına uygun hale getirecek.
Birpınar, “Şu anda 3 milyar dolarımız var. Bunu kullanacağız ama 2053’e kadar daha fazlasına ihtiyacımız var” diyerek Ankara’nın savunmasız ülkelerin iklim değişikliğinin etkilerine hazırlanmalarına yardımcı olmak için uyum finansmanına katkıda bulunmaya da istekli olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, Glasgow’daki zirveye katılımını güvenlik nedenleri ile iptal etmişti. Ancak Birpınar, Türkiye’nin COP26’a önemli bir rol oynamak istediğini ve hükümetin zirvedeki müzakerelerde büyük ölçüde AB’nin pozisyonunu desteklediğini söyledi.
Birpınar, “COP’u rahatsız etmeyeceğiz. Bu zamana kadar sorunlu bir ülke olduk. Ancak bu yıl Türkiye, biraz daha rahat. Türkiye savunmacılığı bırakıp saldırgan olacak ve iklim müzakereleri ile iklim değişikliğinin ele alınmasında lider olmaya çalışacak. Bölgede model olmak istiyoruz” dedi.