Politika

ABD’nin Paris Anlaşması’ndan Çekilmesinin 1. Yılı: Pişmanlıklar, Teselliler ve Yeni Umutlar

ABD Başkanı Donald Trump geçtiğimiz yıl 1 Haziran’da yaptığı açıklamada ABD’nin Paris Anlaşması’ndan çekileceğini açıklamıştı. Bir yıllık süreçte ise eyalet ve şehir düzeyinde emisyonları durdurmak ve iklim değişikliğine karşı mücadele etmek için belirli politikalar uygulanmaya başlanmıştı. Ancak uzmanlar, parça parça yapılan düzenlemelerin federal politikaların etkisiyle bir olamayacağını söylüyorlar.

ABD Başkanı Donald Trump’ın ABD’yi Paris Anlaşması’ndan çekme kararının üzerinden bir yıl geçti. Uzmanlar Trump’ın kararı ile ilgili hayıflanırken, şehirlerin ve eyaletlerin bu boşluğu doldurmak için gösterdikleri çabaları takdirle karşılıyorlar.

Trump geçtiğimiz yıl 1 Haziran’da yaptığı duyuruda, yaklaşık 200 ülke tarafından kabul edilen anlaşmadan çekilme kararı aldıklarını açıklamıştı.

Trump yaptığı açıklamada bir önceki başkan Barack Obama tarafından imzalanan anlaşmadan çekilme kararının yurt içinde enerji üretimini destekleyeceğini ve ekonomik büyümeyi hızlandıracağını belirtmişti.

Ancak ABD’nin aldığı karar sonrasında anlaşmanın destekçileri arasında, diğer ülkelerin de bu karardan etkileneceğine dair bir endişe oluştu.

Georgetown Üniversitesi İklim Merkezi Müdürü Vicki Arroyo kararın açıklandığı günü “kara gün” olarak tanımlarken, karar hakkında “Domino etkisi yaratabilirdi” diyor.

Ancak bunun yerine, Trump’ın kararını açıklamasının ardından Suriye ve Nikaragua da anlaşmayı imzaladıklarını duyurmuştu.

Uzmanlar, dünyada Çin’den sonra ikinci en büyük seragazı emisyonuna neden olan Amerika Birleşik Devletleri’nin yokluğunda momentumun tehlikeye atıldığını söylüyorlar.

Barbados Büyükelçisi Selwin Hart, Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI) tarafından düzenlenen Washington’daki bir panelde, “ABD’ye masada ihtiyacımız var” demişti.

ABD’nin Virginia eyaleti ticaret müsteşar yardımcısı Angela Navarro ise, ABD’nin Paris Anlaşması’ndan ayrılmasını “bize bir ateşleme noktası verdi” şeklinde yorumluyor.

Virginia eski Valisi Terry McAuliffe de geçtiğimiz yıl federal hükümetin iklim tartışmalarından geri çekilmesini gerekçe göstererek, enerji santrallarından kaynaklanan seragazı emisyonlarını durdurmak adına emisyon üst sınırı ve ticareti sistemi için talimat vermişti.

Kaliforniya Valisi Jerry Brown, Eylül ayında küresel iklim zirvesi planlıyor.

Dünya Kaynakları Enstitüsü’ne göre, ABD ekonomisinin ve nüfusunun yarısından fazlasını temsil eden eyaletler, şehirler ve işletmeler seragazı emisyonlarını azaltma hedeflerini benimsedi.

Ancak, Georgetown Üniversitesi İklim Merkezi Müdürü Vicki Arroyo’ya göre parça parça yapılan düzenlemeler federal hükümetin politika erişimiyle bir tutulamaz. Arroyo, “Kimsenin daha iyi bir konumda olduğumuzu tartışacağını düşünmüyorum” diyor ve ekliyor: “Görev kesinlikle daha da zorlaştı”.

Paylaş

Önceki Haberler

COP29: Küresel İklim Finansmanı ve Eylemi için Alınan Kararlar

COP29, küresel iklim değişikliğiyle mücadelede belirli bir adım olmasına rağmen bazı kritik konularda ilerleme kaydedilemedi…

17 Ocak 2025

İklim Değişikliğinin Ekonomiye Etkisi Sarsıcı Olacak

Önemli risk uzmanlarının kalem aldığı yeni bir rapor, iklim krizine yönelik değerlendirmelerin ciddi etkileri göz…

17 Ocak 2025

Gediz Deltası için Doğa Zaferi: “ÇED Gerekli Değildir” Kararının Yürütmesi Durduruldu!

İzmir Gediz Deltası’nda yapılmak istenen Bölgesel Isıtma ve Termal Sağlık Amaçlı Jeotermal Kaynak Arama Projesi’ne…

17 Ocak 2025

Çevresel Riskler 10 Yıllık Risk Sıralamasını Domine Ediyor

2025 Küresel Riskler Raporu'na göre, devlet temelli silahlı çatışma, 2025 yılı için en önemli ve…

17 Ocak 2025

COP29’da Kilidi Açılan Karbon Piyasalarının Avantajları ve Türkiye

COP29 görüşmelerinde ilerleme özellikle karbon azaltım ve giderme projeleri ile kredilendirme ticaretini esas alan 6.4…

16 Ocak 2025

Şirketlerin İklim Planları Hazır Değil

İklim değişikliğiyle mücadelede yeşil ekonomiye doğru bir dönüşüm her geçen gün daha kaçınılmazken, küresel sanayinin…

16 Ocak 2025