Dünya genelindeki iklim değişikliği liderleri ve kampanyacılar, ABD Başkanı Joe Biden’ın 2015 Paris Anlaşması’na yeniden katılma hareketini memnuniyetle karşıladılar, ancak Washington’un emisyonları azaltması ve diğer ülkeleri de aynısını yapmaya teşvik etmek için etkisini kullanması gerektiğini ifade ettiler.
Joe Biden, başkan olarak ilk işlerinden birinde dünyanın en büyük ikinci seragazı yayıcısı olan ABD’yi, küresel iklim anlaşmasına yeniden dahil etmek için idari bir emir yayımladı.
Washington, geçen yıl Paris Anlaşması’nı resmen terk etti, ancak küresel iklim müzakerelerindeki ağır rolü, Başkan Donald Trump’ın 2016 seçimiyle çoktan durmuştu.
Trump, iklim bilimi konusunda şüphe uyandırarak anlaşmanın ekonomik bir yük olduğunu iddia etti. O zamandan beri BM iklim müzakereleri, çok sayıda zirvenin iddialı eylemler gerçekleştirememesiyle birlikte duraksadı.
Christiana Figueres, ABD’nin küresel iklim görüşmelerine dönmesine atıfta bulunarak, “Sadece odaya girdikleri için ayakta alkışlanırlarsa şaşırmam. Bu, sonsuza kadar ayakta alkışlanacakları anlamına gelmez. Gerekli değişiklikleri yapmaya gerçekten kararlı olduklarını kanıtlamaları gerekiyor” dedi.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ise, ABD’nin Paris Anlaşması’na dönüşünü memnuniyetle karşıladı; ancak “Önümüzde çok uzun bir yol var. İklim krizi kötüleşmeye devam ediyor ve sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlamak ve en savunmasızları korumaya yardımcı olacak iklime dirençli toplumları inşa etmek için zaman azalıyor” diye konuştu.
İklim diplomatları, bu 10 yılda emisyonları azaltmaya yönelik iddialı bir ABD taahhüdü ve diğer ülkeleri de aynı yolu izlemeye ikna etmek için diplomatik bir baskı görmek istediklerini söylediler. Listenin başında, 2060 itibariyle karbon nötr olmayı planlayan, ancak emisyonları azaltmaya yönelik kısa vadeli bir planı henüz açıklamamış olan, dünyanın en büyük kirleticisi Çin yer alacak.
Çin ve ABD tarafından imzalanan iklim anlaşmaları, 2015’teki Paris iklim görüşmelerinde bir anlaşmanın sağlanmasında büyük rol oynadı. Ancak Trump yönetimi sırasında iklim, dünyanın en büyük iki ekonomisi arasında başka bir sürtüşme kaynağı haline geldi ve uzmanlar, ilişkilerinin hemen normale dönmesinin olası olmadığını söyledi.
Greenpeace Doğu Asya’nın kıdemli iklim ve enerji politikası sorumlusu Li Shuo, ABD ve Çin’den G2 olarak söz ederek, “Obama yıllarından beri, G2 iklim ilişkisini tahmin edilemez hale getirecek, çok şey değişti” dedi. Li, olumsuz ABD-Çin ilişkisine ve iklim katılımı için zorluklar yaratan bölücü politikalara işaret etti.
Karbon Sınır Vergisi
Biden, ABD’yi 2050’ye kadar net sıfır emisyon yoluna sokmak istediğini, ancak bu hedefe ulaşmak için hangi düzenleyici araçları kullanmayı planladığını henüz detaylandırmadığını söyledi.
Kâr amacı gütmeyen Çevre Savunma Fonu’ndan, Avrupa Birliği’nin eski bir iklim müzakerecisi Kelley Kizzier “Yönetim için temel zorluklardan biri, bunu yeşil büyüme ve işler için fırsat olarak yeniden çerçevelendirmek olacak -Avrupa’da gördüğümüz gibi, karbon emisyonlarını azaltırken ekonomisini önemli ölçüde büyütmeyi başaran türden planlar gibi” dedi.
AB şimdiden işbirliği alanlarına bakıyor. Haziran ayında AB, Avrupa endüstrisini zayıf iklim politikalarına sahip ülkelerdeki daha ucuz rakiplerden korumak için belirli kirletici malların ithalatına bir karbon vergisi konmasını önerecek. Biden da seçim kampanyasında, ABD sınırında “karbon ayarlama ücretleri veya kotaları” yoluyla aynı şeyi yapma sözü verdi.
AB, Aralık ayında Biden yönetimi ile yeni AB ilişkisi için öncelikleri üzerine yaptığı açıklamada, karbon sınır politikalarının “bu tür tedbirler için küresel bir şablon oluşturmak adına birlikte çalışma fırsatı” sunduğunu söyledi.
Politika analistleri, ortak bir ABD-AB karbon sınırı önleminin, dünyanın en büyük çelik üreticisi olan Çin dahil, yüksek emisyonlu ihracata yönelik sektörlere sahip ülkelerde daha hızlı dekarbonizasyona yardım edebileceğini söylüyor.
AB iklim politikaları yetkilisi Frans Timmermans, Biden’in uluslararası iklim elçisi John Kerry ile “iddialı iklim eylemlerinin, onların çıkarlarına en uygun olduğuna daha fazla ülkeyi ikna etmek için” birlikte çalışacağını söyledi.
Ancak sel, sıcak hava dalgaları ve iklim değişikliğiyle daha yıkıcı hale gelen kuraklıklarla boğuşan savunmasız ülkeler için öncelik finansman. Eski Başkan Barack Obama’nın yönetimi, savunmasız ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadelesine yardımcı olmak için BM amiral gemisi fonuna 3 milyar dolar verme sözü vermişti. Washington şimdiye kadar yalnızca 1 milyar dolar bağışta bulundu.
Küresel iklim görüşmelerinde Afrika Müzakereciler Grubu başkanı Tanguy Gahouma-Bekale ise, “Başkan Biden kalan taahhüdü yerine getirmeli” dedi.