Uluslararası Adalet Divanı’nda görülen tarihin en büyük iklim davasında söz alan ABD temsilcisi, iklim yükümlülüklerine dair devletlere getirilmesi talep edilen yasal zorunluluklara itiraz ederek, mevcut iklim taahhütlerinin yeterli olduğunu savundu. İklim aktivistleri ve iklim krizinden en çok etkilenen ülkeler ise ABD’nin bu argümanlarına sert cevaplar verdi…
İklim adaleti savunucuları, en büyük tarihsel seragazı emisyonuna sahip olan ABD’yi, ülkelerin iklim krizine karşı mücadele etmeleri amacıyla “yasal olarak” zorlanması talebine karşı çıktığı için kınadı.
ABD’nin bu müdahalesi, Çarşamba günü Hollanda’nın Lahey kentindeki Uluslararası Adalet Divanı’nda (ICJ) devam eden tarihi iklim davası duruşmasında gerçekleşti.
Mahkemede başta küçük ada ülkeleri olmak üzere iklim krizinden en çok etkilenen diğer ülkeler, iklim değişikliğine en fazla katkı sağlayan zengin kirletici ülkelerin yasal olarak sorumlu tutulmasını talep ediyor.
İklim felaketleri gezegenin her yerinde büyük tahribat yaratırken, mevcut iklim taahhütlerinin küresel sıcaklıkları sınırlamasına yönelik umutlar giderek azalıyor. Zira ABD ve diğer fosil yakıt ülkeleri, üretimlerini artırmaya devam ediyor.
Ancak ABD, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC), 2015 Paris Anlaşması ve diğer mevcut bağlayıcı olmayan anlaşmaların korunmasını ve bunların en iyi çözüm yolunu oluşturması gerektiğini iddia ediyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Hukuk Müşaviri Margaret Taylor, Çarşamba günü ICJ yargıçlarına, mevcut BM iklim değişikliği rejiminin, “devletlerin iklim değişikliği konusunda uluslararası hukukla bağlı olmayı kabul ettiklerinin en açık, en spesifik ve en güncel ifadesi” olduğunu söyledi. Taylor şöyle devam etti:
“Mahkeme tarafından belirlenen iklim değişikliği azaltımıyla ilgili diğer yasal yükümlülükler, devletlerin bu anlaşma rejimi altındaki yükümlülükleriyle tutarlı bir şekilde yorumlanmalı.”
Taylor ayrıca, bir tür tavsiye yargılamasının, devletlerin geçmişte iklim değişikliğiyle ilgili yükümlülükleri ihlal edip etmediklerini veya tazminat sorumluluğu taşıyıp taşımadıklarına dair karar verilebilecek bir yöntem olmadığını savundu.
Biden Yönetimi Kınandı
Taylor’un bu sözlerine iklim adaleti aktivistleri öfkeyle karşılık verdi. Pasifik Adaları Öğrencileri İklim Değişikliğiyle Mücadele Derneği’nin direktörü Vishal Prasad, “Dünyadaki en büyük kirleticilerden biri olarak ABD’nin bir kez daha sorumluluklarını yerine getirmemek için yaptığı moral bozucu bir girişime tanık oluyoruz. ABD, alıştığı işleyişi sürdürmekte ısrarcı ve tarihsel sorumluluğundan kaçmak, insan haklarını göz ardı etmek ve iklim adaletini reddetmek için her türlü önlemi almış durumda” dedi.
Oxfam Amerika İklim Adaleti Direktörü Ashfaq Khalfan ise, özellikle de iklim inkârcısı olarak bilinen Trump’a ofisi devretmeye hazırlanırken ve Trump’ın politikalarının ABD’nin iklim eylemini derinden zarara uğratma olasılığı bulunurken, Biden yönetiminin, ICJ önünde ülkelerin karbon kirliliğini azaltmaya yönelik açık yasal yükümlülüğü olmadığına dair argümanlar sunmasını son derece saçma bulduğunu söyledi.
ABD’nin dışında Avustralya, Çin ve Suudi Arabistan gibi bazı büyük fosil yakıt ekonomileri ve dünyanın en çok seragazı emisyonu üreten ülkeleri, gelişmekte olan ülkelerin talep ettiği yasal sorumluluğa karşı çıktılar.
İklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkelerin ve küresel iklim adaleti hareketinin yıllardır sürdürdükleri kampanyalarının ardından, BM, devletlerin iklim değişikliğiyle mücadele etmek için hangi yükümlülükleri taşıdığına ve bunları yerine getirmemeleri durumunda yasal sonuçların ne olacağına dair ICJ’den bir tavsiye görüşü talep etmişti. İki hafta süresince duruşmada 100’den fazla ülke ve kuruluş söz alacak. Birçok kişi, duruşmaların bilimi ön plana çıkararak, uluslararası hukukun iklim krizinin gerçekliklerini ve dönüşümsel eylem için acil ihtiyaçları karşılayabilecek kararlar almasını umuyor.
Mahkemenin Tavsiye Görüşleri Referans Olarak Gösterilebilecek
Öte yandan ICJ’nin tavsiye görüşleri bağlayıcı değil. Ancak önemli bir hukuki ve siyasi ağırlığa sahip ve bu, gelecekteki iklim davalarında ve uluslararası iklim müzakerelerinde geçerli bir belge olarak referans gösterilebilecek.
Başta Pasifik’teki küçük ada devletleri olmak üzere iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkeler, yükselen deniz seviyeleri, seller, kuraklıklar gibi diğer iklim felaketleri nedeniyle bir tür ölüm kalım savaşı verdikleri için, en çok sorumlu olan devletlerden adil finansal destek ve geri dönüşü olmayan kayıplar ve zararlar için tazminat talep ediyor.
Çarşamba günü, Pasifik’te küçük ada devletlerinden biri olan Vanuatu’nun iklim değişikliği özel elçisi Ralph Regenvanu, ülkesinin ABD ve diğer bazı ülkelerin tavrı nedeniyle “hayal kırıklığına uğradığını” belirtmişti. Regenvanu ayrıca mevcut anlaşmalar önemli olsa bile krizle ilgili eylemsizliğin örtüsü haline geldiğini ve bunun yasal sorumluluğun yerine geçemeyeceğini söylemişti.