Kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelere katılanlar, Avrupa İklim Yasası tasarısının Nisan ortasına kadar kabul edilmesi için artan zaman baskısına rağmen, müzakerelerin beşinci turunda çok az ilerleme kaydedildiğini söylüyor.
Avrupa İklim Eylem Ağı’ndan Harriet Mackhaill-Hill, AB’nin 2030 ve 2050 iklim hedefleri de dahil olmak üzere iklim yasasıyla ilgili her şeyin tartışıldığını söyledi.
Anlaşmanın önündeki en büyük engel 2030 hedefi. Avrupa Parlamentosu geçen yıl, tüm gece süren görüşmelerden sonra Aralık ayında kabul edilen üye devletlerin %55 hedefine kıyasla, emisyonlarda %60 azaltım lehinde oy kullandı.
Üçlü son görüşmeler, Parlamento ile AB’nin 27 üye ülkesini temsil eden Bakanlar Konseyi arasında anlaşma sağlanması amacıyla yapıldı. Avrupa Komisyonu da görüşmelerde arabulucu olarak hareket etti.
Ancak AB üye ülkelerinin, Konsey’e kendi adlarına müzakere yapması için yeni bir yetki vermemeleri, konumunu değiştiremeyeceği anlamına geliyor.
Avrupa Parlamentosu’nun müzakere ekibinin bir parçası olan Almanya’dan Yeşil hukukçu Michael Bloss, müzakerelerin ardından düzenlediği basın toplantısında “Hiçbir şey başaramadık. Hiçbir şey için anlaşma yok. İlerleme yok, bu benim için gerçekten sinir bozucu, çünkü bu sefer biraz ilerleme kaydedeceğimizi umuyordum” dedi.
Parlamento müzakerecileri, başlangıçta, bir seragazı bütçesi getirme ve bloğun Paris iklim hedefleriyle uyumunu doğrulayacak bir AB bilimsel danışma organı olarak çalışacak Avrupa İklim Değişikliği Konseyi kurma önerilerinde önemli ilerleme kaydedilmesini beklemişlerdi.
Konseyin altı aylık dönem başkanlığını yürüten Portekiz, Nisan ayı sonuna kadar iklim yasası konusunda bir anlaşmaya varmayı hedefliyor. Ancak Paskalya tatili yaklaşırken, bu sürenin kaçırılma olasılığı da giderek artıyor.
Bloss, Avrupa Komisyonu’nun Haziran ayı enerji ve iklim yasaları paketine atıfta bulunarak, bloğun emisyonlarını en azından bu 10 yıl bitmeden en az %55 oranında azaltacak yeni politikalar getireceği konusunda uyardı ve AB’nin zaman çizelgesini “gerçekten riske attığını” söyledi.
Anlaşma olmazsa, AB, onaylanmış bir 2030 hedefi olmadan 22 Nisan’daki ABD liderleri iklim zirvesine katılma riskini alıyor.
2030 hedefi tartışılırken, müzakerelerde hem parlamento hem de Konsey tarafından bir çıkmaz var. Müzakerelere aşina bir kaynak, AB’nin iklim sorumlusu Frans Timmermans’ın da “inatçı” olduğunu söyledi.
Bloss için önemli bir anlaşmazlık noktası, Komisyonun tarım ve ormancılıktan karbon uzaklaştırmalarını da hesaba katan “net” bir hedef üzerindeki ısrarı. Parlamento, “net” yaklaşımının, endüstriden kaynaklanan emisyon azaltımlarının yerine ağaç dikme girişimlerini teşvik edeceğini söylüyor ve ayrı bir hedef istiyor.
“Net” hedefin karbon hesabı açısından sorunlara neden olan çok sayıda yasal boşluk içerdiğini ekleyen Bloss, “Komisyon, son derece sorunlu olan net yaklaşım konusunda ısrar ediyor” dedi.
Bloss’un yorumları, Komisyonun müzakerelerde dürüst bir aracı olarak hareket etmemesi ve Aralık zirvesinde AB liderleri arasında varılan zorlu fikir birliğine seyirci kalmasına yönelik daha geniş bir eleştirinin parçası.
Bellona Europe adlı düşünce kuruluşundan Suzana Carp, “net” hedefin yeterince kesin olmadığını ve AB ülkelerinin yarısının bunu desteklemediğini söylüyor.
Carp, “Konseyin hareket etmesi gerektiğinden oldukça eminim, ancak aynı zamanda net hedefler yaklaşımını desteklemeyen pek çok üye devlet olduğunu da biliyorum. COP26’da bunun ne anlama geleceği konusunda son derece endişeliler” dedi.
Carp ayrıca, mevcut tüm politikalar uygulandığında, AB’nin 2030 itibariyle seragazı emisyonlarında %50’lik bir azaltım yolunda ilerlediğini tespit eden bir 2019 çalışmasına da işaret etti. Şimdi, salgının emisyonları azaltması ile AB’nin daha iddialı olması gerektiğini söyledi.