Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, daha önceki ismiyle “İlerleme Raporu” yeni ismiyle “Türkiye Ülke Raporu” olan ve Türkiye’nin AB müktesebatına uyum alanında kaydettiği ilerlemeleri, eksiklileri yıllık bazda ele aldığı belgeyi yayımladı. Belgede müzakere sürecinde 27. Fasıl olan “Çevre ve İklim Değişikliği” başlığı altında yer alan değerlendirmelere göre Türkiye’nin iklim değişikliği alanında AB müktesebatına uyumuna ilişkin karnesi zayıf.
“Raporda AB’nin iddialı bir iklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınma ve çevre koruma politikası teşvik ettiği özellikle vurgulanıyor. Türkiye’nin bu bağlamda sadece bir miktar hazırlık yapabildiği, yeküne bakıldığında ise geçtiğimiz yıl içerisinde neredeyse hiç ilerleme kaydedilmediği belirtiliyor.”
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, daha önceki ismiyle “İlerleme Raporu” olarak bilinen, yeni ismi ise “Türkiye Ülke Raporu” olan; Türkiye’nin AB müktesebatına uyum alanında kaydettiği ilerlemeleri ve eksiklileri yıllık bazda ele aldığı belgeyi yayımladı. Belgede müzakere sürecinde 27. Fasıl olan “Çevre ve İklim Değişikliği” başlığı altında yer alan değerlendirmelere göre Türkiye’nin iklim değişikliği alanında AB müktesebatına uyumuna ilişkin karnesi zayıf.
Belgede bu bağlamda hangi ifadeler yer alıyor? Dokümanın özet kısmında Türkiye’nin daha iddialı ve daha iyi koordine edilen politikalara ihtiyaç duyulan çevre ve iklim değişikliği başlığı altında sadece sınırlı bir hazırlık yaptığı belirtilmekte.
Raporda AB’nin iddialı bir iklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınma ve çevre koruma politikası teşvik ettiği özellikle vurgulanıyor. Türkiye’nin bu bağlamda sadece bir miktar hazırlık yapabildiği, yeküne bakıldığında ise geçtiğimiz yıl içerisinde neredeyse hiç ilerleme kaydedilmediği belirtiliyor. Bunun yanında Türkiye, daha iddialı ve daha iyi koordine edilen çevre ve iklim politikaları belirlemeye ve uygulamaya davet edilmekte.
Türkiye’de iklim değişikliği bağlamında idari kapasitenin arttırılması, stratejik planlama ve ciddi bir yatırım ihtiyacı olduğu da vurgulanan noktalar arasında yerini almış. Komisyon 2016 yılı raporundaki tüm tavsiyelerini yineliyor. Bu yineleme, ilerleme kaydedilmediğinin işaretçileri arasında…
Türkiye Ülke Raporu kapsamında Çevre ve İklim Değişikliği başlığı altında bazı öneriler de sıralanmış. Bu öneriler arasında iklim değişikliği bağlamında özellikle biri dikkat çekici. Türkiye, AB Komisyonu tarafından AB iklim değişikliği müktesebatına uyumunu tamamlamaya; Paris Anlaşması’na resmen taraf olmaya ve anlaşma bağlamında katkılarını uygulamaya davet edilmekte.
İklim değişikliği alt başlığı özelinde geride bıraktığımız rapor döneminde Türkiye’nin neredeyse “hiç” ilerleme kaydetmediğini vurgulayan AB Komisyonu, Türkiye’nin AB 2030 İklim ve Enerji politikaları ile uyumlu ulusal bir stratejiye halen sahip olmadığını belirtmekte. Türkiye’nin Ulusal İklim Değişikliği Strateji ve Eylem Planı’nın enerji gibi bazı alanlardaki politikalarla uyumlu olmadığının altı çiziliyor. Bir iklim değişikliği uyum stratejisinin karar niteliğinde kabul edilip yürürlüğe koyulmadığı da belirtilmiş. İklim değişikliği bağlantılı politikaların diğer sektörel politikalara ana akımlaştırılması konusunda Türkiye’ye zayıf notu veriliyor. Bunun yanı sıra çeşitli devlet kurumlarının iklim değişikliği bağlamında kapasite geliştirmeye halen ihtiyacı olduğu dile getirilmekte.
“Rapora göre, Türkiye’nin AB ekonomi geneli sera gazı emisyon izleme mekanizmasına tam uyumu hala beklemede sürecinde.”
İklim değişikliği ile küresel mücadelenin yeni çerçevesi olan Paris Anlaşması Türkiye’nin altına imza attığı ancak henüz resmen taraf olmadığı bir anlaşma… Paris Anlaşması’na resmen taraf olmaya ve ulusal katkılarını uygulamaya davet edilen Türkiye’ye bunların aynı zamanda bir ihtiyaç olduğu hatırlatılıyor. Türkiye’nin 2017 yılı için yıllık sera gazı envanterini ve bunun yanında 1990-2015 emisyon istatistiklerini Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) bağlamında raporladığı not edilmekte. Rapora göre, Türkiye’nin AB ekonomi geneli sera gazı emisyon izleme mekanizmasına tam uyumu hala beklemede sürecinde. Ek olarak, arazi kullanımı, arazi kullanımındaki değişiklikler ve ormancılık bağlantılı aktivitelerden kaynaklanan sera gazı emisyonları ve azaltımlarına dair muhasebe kuralına Türkiye’nin tam uyumunun beklendiğinin altı çiziliyor. Sanayi tesisleri emisyonlarının izleme ve raporlanması için düzenleyici bir çerçevenin varolduğu not edilirken Emisyon Ticaret Direktifi ile tam uyumun sağlanması gerekliliği belirtilmiş. Ulusal mevzuatın, Yakıt Kalitesi Direktifi’ne ve AB Yeni Araçlar için Emisyon Standartları mevzuatına uyumu için daha fazla çaba gerektiği ifade ediliyor. Ozon Tabakasını incelten maddeler ve florlu sera gazları bağlamındaki mevzuata tam uyum da bekleyen konular arasında belirtilmekte*.
Türkiye Ülke Raporunda “Ulaştırma” başlığı altında geçen bir yorum da iklim değişikliği bağlamında önemli. Türkiye’de 2017-2021 sürecini kapsayan yeni bir ulaştırma stratejik planının uygulamaya girdiği not ediliyor ancak burada AB’nin en güncel kentsel hareketlilik ve iklim değişikliği önceliklerine yer verilmediği belirtiliyor.
Bilindiği üzere, “Katılım Ortaklığı Belgesi” ve “Ulusal Program” yanında AB’ye adaylık statüsü kazanılmasıyla beraber hazırlanmaya başlanan diğer kritik dokümanlar “İlerleme Raporları”. AB Komisyonu, Türkiye dahil her aday ülkenin AB müktesebatına uyum alanında kaydettiği ilerlemeleri ve eksiklileri yıllık olarak bu raporlarla değerlendiriyor. AB Komisyonu bu raporların oluşturulması sürecinde aday ülke nezdindeki AB Delegasyonu’ndan, STK’lardan ve devlet kurumlarından aldığı geri bildirimleri dikkate almakta. Bu yıldan itibaren adı değişen ve “Ülke Raporu” olan “ilerleme raporları”, AB Komisyonu’nun geçtiğimiz yıl haricinde 1998’den bu yana düzenli olarak yayımlanıyor.
Belgeyi buradan incelemeniz mümkün. İklim değişikliği ile doğrudan ilgili kısımları renklendirilmiş olarak görebilirsiniz:
Türkiye tarafından rapora dair (iklim değişikliği alt başlığı özelinde olmasa da) tepkiler gelmekte. T.C. Dışişleri Bakanlığı’nın “AB Komisyonu’nun 2018 Türkiye Ülke Raporu ve Genişleme Stratejisi Belgesi Hakkındaki” açıklamasında AB Komisyonu’nun Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu dönemin zorluklarını anlamak istemediği, objektif ve dengeli olamadığı yorumu yapılmakta. Bakanlık, bunun yanı sıra, rapordaki yapıcı eleştirilerin dikkate alınacağını not düşmüş.
* Paragrafın son üç cümlesinde bahsi geçen alanlarda AB desteği ile Türkiye’de yürütülen projeler olduğunu belirtmek gerekir.
İklim değişikliği açısından dönüm noktası olarak nitelendirilen ve Uluslararası Adalet Divanı'ndan görülen davanın duruşmaları sona…
Enerji Yatırımcıları Derneği Başkanı Cem Özkök, GES ve RES projelerinin yapı denetim kapsamından çıkarılmasının, yatırımcıların…
Dünya Ekonomik Forumu’nun yeni bir çalışmasına göre, küresel seragazı emisyonlarının %40’ını oluşturan sekiz sektördeki emisyon…
Dünya, kuraklık ve arazi bozulumuna en çok maruz kalan ülkeleri desteklemek için yeni bir çerçeve…
İklim ve çevre alanında çalışan 8 sivil toplum kuruluşu, okul, hastane, belediye binası, kamu binası,…
Çin, kömür çıkarımı sırasında açığa çıkan metan emisyonlarını azaltma amacıyla daha sert kurallar getireceğini duyurdu. Metan,…