Ülkelerin iklim krizi karşısında verdikleri zayıf mücadele ve COP25’in sonuçları tepki topladı.
Geçtiğimiz gün sona eren COP25’te elde edilen sonuçlar hayal kırıklığına neden oldu. Delegeler, geçtiğimiz hafta Madrid sokaklarını dolduran yüz binlerce insanın talepleri yerine, petrol, gaz ve kömür şirketlerini dinlemeyi tercih etti. İklim adaleti taleplerinin görmezden gelinmesi, ülkelerin iklim krizi karşısında verdikleri zayıf mücadele büyük tepki topladı.
Greenpeace Uluslararası Direktörü Jennifer Morgan, hükümetlerin bu işi nasıl becereceklerini tam anlamıyla yeniden düşünmeleri gerektiğini çünkü COP25’in çıktılarının asla kabul edilemez olduğunu belirtti. Morgan, COP25’i, şu sözlerle özetledi: “Zirve, kirleticilerin siyasetteki etkileri; gençlerin, Şilili liderlerin sorumsuz zayıflıklarından yararlanan Brezilya ve Suudi Arabistan gibi iklim tıkaçları olan hükümetlere olan derin güvensizlikleri, anlamsız karbon alışverişleri ve bilim insanları ile sivil toplumun baskıları arasında geçti.”
Morgan, insanların güven duyabilecekleri sistemik değişimlere ihtiyaç duyduğunu ve Paris Anlaşması’nın bulmacanın sadece bir parçası olduğunu belirterek “Geçtiğimiz hafta, bu değişimin mümkün olabileceğine dair, AB ve en kırılgan ülkelerden bazı erken işaretler alındı. Karar vericiler şimdi evlerine gitmek, tekrar toplanmak ve kritik 2020 yılında nasıl daha ileri gidebileceğimizi düşünmek zorundalar.” diye konuştu.
“Hepimizi Tehlikeye Atıyorlar”
Power Shift Africa Direktörü Mohamed Adow “Gelecek yıl, ülkelerin yeni ve geliştirilmiş iklim planlarını taahhüt ettiklerini görmemiz lazım” derken bu düzenli gözden geçirme ve mekanizmanın, karbon emisyonlarını düşürmek için Paris Anlaşması’nın etkili bir araç haline gelmesini sağlayabileceğini ancak ülkelerin ayak sürüdüklerini ve herkesi tehlikeye attıklarını ifade etti. Adow sözlerine şu şekilde devam etti: “Gelecek yıl yeni iklim planlarını sunmakta istekli ülkelerin oluşturduğu bir koalisyon kurmak için, zengin ülkeler 2020 öncesi taahhütlerini yerine getirmeliler ki böylece, fakir ülkeler yeni emisyon azaltım vaatlerini açıklamaya yönelsinler.”
Karbon Saydamlık Projesi CEO’su Paul Simpson ise geçtiğimiz hafta 177 şirketin, 1,5 dereceyle uyumlu iklim temelli emisyon azaltım hedeflerini açıkladığını hatırlatarak “Bu en geç 2050’de net sıfır emisyon anlamına geliyor. Söz konusu iddialı eylem planına imza atan şirketlerin sayısı, Eylül ayından beri iki katına çıktı. Aynı şekilde 37 trilyon dolarlık varlığı yöneten 630’a yakın finansal yatırım kuruluşu da, hükümetleri ulusal hedeflerini artırmaya, kömürden çekilmeye ve fosil yakıt sübvansiyonlarını sona erdirmeye çağırdı.” dedi.
Simpson, siyasi liderlerin iş dünyasının COP25’teki güçlü eylem dalgasından cesaret almaları gerektiğini, ancak halihazırdaki tepkilerinin, ihtiyaç duyulandan hayli uzak olduğunu söyledi: “Önümüzdeki yılın, iklim eylemi için süper bir yıl olması gerekiyor. Hükümetler, iddialarını hızla yükseltmeliler; böylece iş dünyasına sıfır karbona geçişe yatırım yapmak için ihtiyaç duydukları güven ve belirginliği verebilirler.”