Almanya Çevre Bakanı Svenja Schulze, Avrupa Birliği’ne iklim hedeflerini artırma ve önümüzdeki hafta Madrid’de gerçekleşecek COP25’te öncü olma çağrısında bulundu.
Berlin’de COP25 hazırlık konferansında konuşan Alman Çevre Bakanı Svenja Schulze ve Dışişleri Bakanı Heiko Mass, AB’nin Paris Anlaşması kapsamındaki taahhütlerinde kalan eksikleri kapatmasının gerekliliğini vurguladı.
Alman sol-kanat Sosyal Demokratik Parti’den (SDP) iki bakan AB’ye iklim zirvesinde öncü olma çağrısında bulundu. Maas, “Avrupa ülkeleri iklim hedeflerinde lider bir rol oynamalı. En büyük emisyon üreticileri olarak doğru olanı yapmalıyız” derken ABD’ye gönderme yaparak, “Ulusal tek taraflılığın olduğu bir zamanda, uluslararası topluluk sadece COP sürecine güvenemez” dedi.
AB’nin yeni Komisyon Başkanı Ursula Von der Leyen’in desteklediği iddialı iklim hedeflerine gönderme yaparak Schulze, “AB daha fazlasını yapmalı. Mevcut iklim hedeflerine bağlı kalamayız” dedi.
COP25 beklentileri hakkında konuşan Schulze, Madrid’de sonuçlanması beklenen anlaşmalar arasında yer alan emisyon sertifikalarına uygulanacak uluslararası bir kredi sisteminin “yasal boşluk ve çifte hesaplama olmadan” çalışmasını umduğunu söyledi.
Şimdiye kadar devletler, 1997’de kabul edilen Kyoto Protokolü kapsamında diğer ülkelerdeki çevresel önlemlere finansman sağlayabildiler ve diğer ülkelerde sağladıkları karbon tasarruflarını ulusal karbon ayakizlerine karşı telafi ettiler. Ancak uluslararası anlaşma 2020 yılında sonlanıyor ve Paris Anlaşması kapsamındaki koşullar bu anlaşmanın yerine geçecek.
Emisyon ticaretinde hangi kuralların uygulanması gerektiği, ülkelerin yurtdışındaki iklim önlemlerini finanse etmelerine izin verilip verilmeyeceği ve gelecekte emisyon azaltımları olarak sayılıp sayılmayacağı hâlâ daha net değil.
Ayrıca Kyoto Protokolü kapsamında ülkelerin ulaştıkları başarıların, Paris Anlaşması uygulamaya girdikten sonra değerlendirmeye dahil edilip edilmeyeceği de karara bağlanmadı. Brezilya, Çin ve Hindistan dahil edilmesi yönünde uzlaşmaya varsa da, bu karar “yeşil boyama” olmakla eleştiriliyor.