;
Bilim Politika

11.000’den Fazla Bilim İnsanı: Dünya İklim Krizi ile Yüzleşiyor

11.000’den fazla bilim insanından oluşan uluslararası bir konsorsiyum dünyanın iklim acil durumuyla karşı karşıya olduğunu açıkladı.

İnsan faaliyetlerinin son 40 yılda gezegeni nasıl etkilediği üzerine yapılan yeni çalışma, seragazı emisyonlarının hızla arttığını, hükümetlerin krizle mücadelede yetersiz ilerleme kaydettiğini ve bilim insanlarının “İnsanlığı herhangi bir felaket tehdidi karşısında açıkça uyarma konusunda ahlaki bir yükümlülüğü olduğunu” açıkladı. Çalışmanın bulguları BioScience dergisinde Salı günü yayımlandı.

Oregon Eyalet Üniversitesi’ndeki ekolojistler William Ripple ve Christopher Wolf tarafından yürütülen araştırma hükümetlerin, şirketlerin ve halkın, gezegenin artan nüfusunu ele almak dahil olmak üzere kritik değişiklikler yapabileceği altı kilit alanı tespit ediyor.

Yazarlar, yılda yaklaşık 80 milyon artan dünya nüfusu karşısında denge sağlamak için toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik eden aile planlaması hizmetleri ve diğer sosyal adalet çabalarının hayata geçirilmesi gerektiğini ifade ediyorlar.

Toronto Üniversitesi Çevre Okulu Direktörü ve çalışmanın imzacılarından biri olan Steve Easterbrook, “Birçok bilim insanı nüfustan bahsetmekten kaçınıyor, çünkü bu tartışmalı bir konu. Çalışmanın cinsiyet eşitliği ve aile planlamasını doğum oranını düşürmek için kullanılabilir kılan politika önerileri, iklim değişikliğine cevap olarak yapmamız gereken çalışmalarla tamamen tutarlı. Bunun normalde olduğundan daha fazla öne çıktığını görmekten memnunum” diyor.

Çalışma, ülkelerin fosil yakıtları yenilenebilir enerji kaynaklarıyla değiştirmeleri ve atmosferi karbondioksitten arındırmak için teknolojilere yatırım yapmaları gerektiğini söylüyor. Araştırma aynı zamanda hükümetlere fosil yakıt şirketlerine sübvansiyonlarını sona erdirmesi konusunda uyarıda bulunurken, daha zengin ülkelerin daha yoksul uluslara temiz enerji kaynaklarına geçişte destek sağlaması gerektiğini belirtiyor.

Ek olarak ulusların; klima, soğutma ve aerosollerde yaygın olarak kullanılan metan, is ve hidroflorokarbonlar gibi güçlü kirleticilerin emisyonlarını keskin bir şekilde azaltması gerektiği ortaya konuyor. Araştırmacılar, bu kısa ömürlü kirleticilerin azaltılmasının, gezegenin kısa vadeli ısınma eğilimini önümüzdeki birkaç on yılda %50’den fazla yavaşlatacağını söylüyorlar.

İklim değişikliğinin azaltılması çabaları, doğal şekilde atmosferden karbondioksit emen ve depolayan ormanlar, mercan resifleri, savanalar ve sulak alanlar gibi ekosistemlerin korunmasına ve restore edilmesine odaklanmalı. Çalışma aynı zamanda insanların sağlığına daha faydalı olacak ve hayvancılıktan kaynaklanan seragazı emisyonlarını azaltacak bitki ağırlıklı yiyecekleri tüketmeleri gerektiğini ve ekonomilerin GSYİH büyümesine ve refah arayışına odaklanmak yerine karbon içermeyen girişimlere ve ekosistemleri sürdürmeye öncelik vermesi gerektiğini söylüyor.

Çalışma, fosil yakıt tüketimi, karbondioksit emisyonları, ormansızlaşma oranları ve küresel yüzey sıcaklıklarındaki değişimler dahil insan faaliyetlerinin gezegeni nasıl etkilediğini gösteren 40 yıllık verilere dayanıyor. Yazarlar, iklim değişikliğinin çoğu bilim insanının öngördüğünden daha hızlı olduğu ve “doğal ekosistemleri ve insanlığın kaderini tehdit ettiği” konusunda uyarıyor.

Araştırmacılar “İklim krizi nedeniyle tarifsiz acıları önlemek için” acil eylem gerektiğini belirtiyorlar. Rapora imza atanlar, Dünya Bilim İnsanları İttifakı olarak bilinen 153 ülkeden bilim insanlarını içeriyor.

Carbondale’deki Southern Illinois Üniversitesi’nde coğrafya ve çevre kaynakları profesörü Leslie Duram, “Artık çevreyi politik bir mesele haline getirdiğimizden endişeliyim, çevre partizan bir mesele olarak görülmemeli. Bu gezegenin insanları ve sakinleri olarak, çevreyi korumaya yardımcı olabilmek adına harekete geçmek için bir araya gelmemiz gerektiğinin farkına varmalıyız” diyor.

Yeni çalışma, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) raporlarının bulgularının çoğunu tekrarlıyor, ancak iklim müzakerelerinde tartışmalı bir konu olan gezegenin artan nüfusuna dikkat çekme ihtiyacını vurguluyor.

Easterbrook çalışmayı imzalama konusundaki motivasyonunun bir kısmının iklim eylemi talep eden gençlik önderliğindeki hareketleri desteklemek olduğunu da belirtiyor.