Geçtiğimiz cuma günü Hollanda hükümeti, 2030 yılına kadar emisyon oranlarında %49 azaltım taahhüdünün de bulunduğu İklim Anlaşması’nın son halini yayımladı. Paydaşlar ve hükümet arasında geçen 1,5 yıllık bir anlaşma sürecinin sonunda yayımlanan anlaşma, parlamentoda görüşülecek.
Haber: Gülce DEMİRER
Neler Yaşandı?
2018 yılının sonunda İklim Anlaşması üzerine paydaşlarla yapılan müzakereler tamamlandı. Mart ayında ise Hollanda Çevre Değerlendirme Ajansı (PBL) ve Hollanda Ekonomi Politika Analizi Ofisi’nin (CPB) hazırladığı değerlendirme raporu yayınlandı ve hükümet, sanayi için karbon vergisinin getirilmesini de içeren bazı değişikliklerin yapılacağını duyurdu.
Hükümetin Teklifi
28 Haziran’da Hollanda hükümeti İklim Anlaşması’nın son taslağını sundu. Paydaşlar tarafından kabul edilen koşulların çoğunda bir değişiklik yapılmadı. Yapılan değişiklikler, anlaşma taslağının açıklanmasının ardından dile getirilen eleştiriler üzerine gerçekleştirildi. Bu eleştiriler, sanayi konusunda yetersiz kriterler, maliyetlerin hane halkları ve büyük şirketler arasındaki adil olmayan dağılımı, binalarda doğalgaz kullanımını durdurmanın hane halklarına yüksek maliyeti, yüksek gelirlilerin yararına olan yüksek maliyetli elektrikli otomobillere yapılan cömert teşvikler, fosil yakıtlara uygulanan tüketim vergilerindeki artışın düşük gelirli haneleri etkilemesi ve tarım sektörüne dair yetersiz önlemlere odaklanıyordu. Mart ayındaki senato ve yerel seçimleri kazanan sağ popülist Demokrasi için Forum Partisi (FvD) ve diğer sağ kanat partileri ile medya, bu eleştirileri kendi çıkarlarına kullanmada oldukça başarılı olurken bunlar, koalisyon hükümetini sinirlendirdi.
Yapılan değişikliklerdeki temel itici güç kamuoyu desteği olurken, hükümet, geçiş sürecinin hane halkları için maliyet artışına neden olmayacağını ve “küçük adımlarla büyük değişiklikler” yapacaklarını duyurdu.
Eleştirilere cevaben yapılan en büyük değişimler ise şu şekilde:
– Sanayide Karbon Vergisi:Büyük şirketler için mevcut emisyon azaltımında uygulanan “feebate” sistemi olarak (uygunsuzluk durumunda para cezası, yatırımlar için teşvik) “aşırı emisyonlar” üzerinden alınan vergi ile değiştirildi: Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi (EU ETS) ücretsiz tahsislendirme kıstaslarının üzerindeki emisyonlara ek olarak Hollanda emisyon azaltımı hedeflerine ulaşmak için gerekli olan ek azaltımlar hesaba katıldı. Vergilendirme oranlarının 2021’de 30 euro/tondan 2030’da 150 euro/tona çıkması bekleniyor (kesin oranlar daha sonra belirlenecek). Vergilendirme asıl olarak finanse edilen emisyon azaltım yatırımlarına teşviki amaçlıyor ve vergi gelirlerinin sıfıra yakın olduğu tahmin ediliyor. Sanayi teşviklerinin 2030 yılı itibarıyla yılda 500 milyon ile 1 milyar euro arasında artması bekleniyor. Ancak sanayi, karbon vergilendirmesine karşı olmaya devam ederken sivil toplum kuruluşları (STK) bu teşviki eleştiriyor ve toplam emisyonlara ufak bir vergilendirme koyarak sanayinin kendi ödeneklerini oluşturmasını istiyorlar.
– Hanehalkı Enerji Vergisinde Azaltım: Enerji ve karbon teşviki programı için gelir sağlamak adına Yenilenebilir Enerji Ek Ücretlerdirmesinde yapılan değişiklikler ile sanayi, daha büyük bir pay ödeyecek ancak hane halklarından sanayiye olan çapraz ödenekler devam edecek. Bir ısı pompası satın almak ve evlerin yalıtımını kolaylaştırmak için ailelere düşük faizli krediler ve sübvansiyonlar verilecek. Sol muhalefet partileri ve çevre alanında faaliyet gösteren STK’lar, vergi yükünün sanayiye daha fazla yansıtılmasını talep ediyor.
– Elektrikli Araç Ödeneklerinde Düşüş: Taslak anlaşmada bulunan elektrikli araçlara ayrılan cömert teşviklerde düşüş gerçekleştirildi ve fosil yakıtlı taşıtlara uygulanan vergilerin artışı, yıllık olarak 1-2 sentlik sembolik artışa indirgendi. Elektrikli araçların birkaç yıl sonra yurtdışına gönderilmemesini sağlamak için ikinci el elektrikli araçlara ilişkin teşvik şeması oluşturulacak. Bu vergi ölçütlerine ek olarak, muhtemelen 2026’da uygulamaya konulacak mevcut satın alma ve yol vergilerinin yerine geçecek “kullandıkça öde” sistemi de ilan edildi. Bunun elektrikli araçlar için düşürülen teşvikleri karşılayıp karşılamayacağı konusunda şüpheler varken, koalisyondaki Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi (VVD) halihazırda bu şüpheleri dile getirerek, bu sistemin temel avantajının elektrikli araçların, kaybedilen tüketim vergisini karşılaması olduğunu ifade etti. Sonuç olarak, fosil yakıtlı araçların satışlarının 2030 yılı itibarıyla yasaklanması hedefinin gerçekçi olup olmadığı hâlâ tartışmalı.
– Tarım Sektöründe Yüksek Ödenekler: Sıkışık alanlarda üretim yapan domuz çiftçilerinin yasal haklarının satın alınması, torflu toprağın olduğu bataklık ve benzeri sulak alanlardaki çiftçilerin sürdürülebilir sera tarımına geçişini hızlandırmak ve karbon salımına sebep olan oksitleyici torfu azaltmak için yeraltı su kaynaklarını artırmak adına 1 milyar euroluk ödenek ayrıldı. Tarım ve arazi kullanımı sektörünün 2030 hedefine katkısı bu şekilde artacak. Sivil toplumdan bu konuda yapılan eleştiri ise, bu önlemlerin hayvancılıkta küçük yüzdeli bir düşüşe neden olacağı, ancak bu sektörde yarı yarıya bir azaltıma gitmenin gerektiği yönünde.
Karbon Yakalama ve Depolama (CCS) Önemini Koruyor
Taslak anlaşmada, sanayide karbon yakalama ve depolamanın (CCS) kullanılması, farklı endüstriyel proseslere yatırımı engellediği gerekçesiyle çevre STK’ları tarafından sertçe eleştirildi. STK’lar, CCS’ye getirilen limitin çok yüksek olduğunu belirtiyor. 2030 yılına kadarki kısa dönem dikkate alındığında ve CCS’in diğer yatırımlar ile kıyaslandığındaki fiyat verimi göz önünde bulundurulduğunda CCS kullanımı, Hollanda Çevre Değerlendirme Ajansı ve diğer birçok kurum tarafından kaçınılamaz olarak görülüyor. Greenpeace ve Yeryüzü Dostları (FoE) Hollanda CCS politikasını argümanlarından biri olarak kullanan nihai İklim Anlaşması’nı imzalamayacaklarını duyurdu.
Bioyakıt Önemini ve Soru İşaretlerini Koruyor
Çevre STK’ları elektrik, ısı üretimi, ulaşım ve endüstri için biyokütle kullanımının yüksek emisyon oranları, biyoçeşitlilik kaybı, gıda üretiminde yüksek rekabet gibi sürdürülebilirlik meseleleri adına sınırlandırılmasını savunuyor. Anlaşma, biyokütleyi bir geçiş süreci yakıtı olarak konumlandırarak sürdürülebilirliği güvence altına almaya çalışıyor. Kömürlü elektrik santrallarında kullanılmak üzere biyoyakıta verilen teşvikler de 2026’da sonlandırılacak. Biyokütle kullanımının yakından izlenmesi öngörülürken Greenpeace ve FoE Hollanda biyokütle yaklaşımını argümanlarından biri olarak kullanan nihai İklim Anlaşmasını imzalamayacağını duyurdu.
Urgenda Mahkeme Kararı Dikkate Alınmadı
Hollandalı bir çevre grubu olan Urgenda davasının, 2020 yılına kadar emisyon oranlarının 1990 yılı seviyelerine göre %25 olması gerektiği yönündeki mahkeme kararı, kanun tasarılarında dikkate alınmadı. Alt mahkeme kararı yüksek mahkeme tarafından onaylanmış ve hükümet karara uyacağını açıklamış olsa da 10-20 milyon ton CO2eşdeğeri açık, anlaşma planlarına göre kapanmayacak. 2020 yılında Amsterdam’da bir kömürlü termik santralın kapatılmasına ek olarak tasarıya sadece birkaç küçük değişiklik eklendi ve 2020 yılına kadar 4 milyon ton emisyon azaltımı getirildi. Hükümet aşırı maliyetlere ve halk desteğinin eksikliğine dikkat çekerek bu kararı destekledi. Hükümet, temyiz için Yüksek Mahkeme’ye başvurdu, bu yılın sonunda hükümet lehine Yüksek Mahkeme kararında değişiklikler yaşanabilir.
Yatıştırma Yaklaşımı
Urgenda kararı ve İklim Anlaşması’ndaki tercihler, toplumsal direnişi tetikleyebilecek belirli önlemlerin uygulanmasını yavaşlatan daha geniş kapsamlı bir hareketi temsil ediyor ve gerçek azaltımları gerçekleştirmek için “komuta ve kontrol” yaklaşımından ziyade “cazip olma” bakış açısıyla hareket ediyor.
Hükümet teklifinde milletvekilleri, net sıfır emisyona ulaşmak için 30 yılın olduğunu vurguladı (2050 yılı seragazı emisyon azaltımında resmi hedef net sıfır olmamakla birlikte, 1990 yılına kıyasla %95 azaltım öngörüyor).
Siyasi Süreç
Parlamento anlaşma metnini önümüzdeki hafta genel hatlarıyla ele alacak. Sol muhalefet partilerinin ise daha fazla değişiklik talebinde bulunması bekleniyor. Koalisyonun çoğunluğunu yitirdiği Senato’da yasa geçirmek için sol muhalefetin desteği gerektiğinden, koalisyon partilerinin tutumlarının ne olacağı belirsizliğini koruyor.
Şimdiye kadar yapılanları özetlemek gerekirse; genel seçimler Mart 2017’de gerçekleşmişti. Koalisyon hükümeti seçimlerden yedi ay sonra, Ekim sonunda kuruldu. Sonrasında 2030 İklim Anlaşması için bir yıl süren paydaş müzakereleri süreci başladı. Haziran 2019’un sonunda ise hükümet 2030 yılına kadar %49 oranında seragazı emisyon azaltım kıstaslarını sunmaya hazırdı. Bu kıstasların bir kısmının bir-iki yıllık süreçte yasalaşması gerekiyor.
Hollanda ayrıca, hem 2020 yenilenebilir enerji hem de 2020 enerji verimliliği hedeflerine ulaşamayacak durumda.
Greenpeace, FoE Hollanda ve en büyük işçi sendikası olan Hollanda Sendikalar Federasyonu (FNV) anlaşmayı imzalamama kararı aldı. Natuur en Milieu Vakfı ile bölgesel çevre odaklı STK’lar birliği olan NMU daha fazla zaman kaybetmemek adına imzalamaya karar vererek uygulama aşamasında anlaşmanın geliştirilmesini bekliyor.