Elektrikli araç aleyhtarları, Münih merkezli IFO Ekonomik Araştırma Enstitüsü’nün elektrikli araçların dizelden daha kirli olduğunu iddia eden yeni araştırmasından sonra sevinç duymuşlardı. Ancak çalışma aşırı hatalı olması nedeniyle çürütüldü.
YAZI: Fred Lambert
Otomobil üreticileri ve fosil yakıt endüstrisi, elektrikli araçların, dizel ve benzinli araçlara nazaran çevre için daha kötü olduğu fikrini savunuyorlar. Bu fikrin arkasında ise elektrikli araçların kirli elektrikle çalıştığı iddiası bulunuyor.
Elektrik üretimine dayanan genel emisyonları inceleyen araştırmalar IFO’nun araştırmasını çürütüyor ve yenilenebilir enerjinin elektrik şebekesinin daha önemli bir parçası haline gelmesiyle elektrikli araçların daha da temiz olduğunu gösteriyor. Hangi Avrupa şebeke elektriğini kullanıyor olursanız olun, elektrikli araçların dizelden daha temiz olduğunu gösteren özel çalışmalar yapılıyor.
Bununla birlikte, IFO Ekonomik Araştırma Enstitüsü Nisan ayının başlarında, kirli elektriğin elektrikli arabaları dizelden daha tehlikeli hale getirdiği argümanını savunan yeni bir çalışma yayımladı.
Çalışmada “Almanya’nın mevcut enerji karması ve pil üretiminde kullanılan enerji miktarı göz önünde bulundurulduğunda, pilli elektrikli araçların karbondioksit emisyonları, en iyi durumda bir dizel motorunkinden biraz daha yüksektir, aksi takdirde ise çok daha yüksektir.” deniliyor.
Araştırmanın arkasındaki profesörler bunun yerine hidrojen-metan araçları öneriyorlar. Almanya şu anda Avrupa’nın çoğundan daha fazla kömür kullanıyor ve Avrupa’nın en kirli şebekelerine sahip ancak çoğu ülkeden daha hızlı bir şekilde temizleniyorlar. 2030’a gelindiğinde -bugün satılan birçok elektrikli otomobil hâlâ hizmette olduğunda- Almanya enerjisinin üçte ikisini yenilenebilir enerji ile üretmeyi planlıyor.
Sorun, IFO’nun çalışmasının diğer çalışmalarda geçmişte yapılan hataları tekrar etmesinden kaynaklanıyor.
Örneğin, elektrikli otomobil pillerinin 150 bin km veya 10 yıl sonra “tehlikeli atık” haline geldiğini varsayıyorlar ki durum böyle değil. 150 bin km bir elektrikli aracın pilinin garanti süresinden daha az (ABD’de genellikle 160 bin km veya daha fazla).
Neredeyse elektrikli araçlar üzerine çalışan tüm otomobil üreticileri, piller tükendikten sonra hâlâ çok değerli olacaklarından pillerin geridönüşümü üzerine de çalışıyorlar. Lityum iyon piller ABD’de tehlikeli atık olarak sınıflandırılmazken, her dizel araçta bulunan kurşun asit piller bu sınıflandırma içerisinde yer alıyor.
Ayrıca aşamalı olarak sonlandırılan kusurlu NEDC’i (New European Driving Cycle- Yeni Avrupa Sürüş Çevrimi) kullanmak gibi birçok hata yapıyorlar. Dizel emisyonları için gerçekçi olmayan iyimser rakamlar, elektrikli araç emisyonları için ise gerçekçi olmayan rakamlar varsayıyorlar.
Yaptıkları en büyük hatalardan biri de, elektrik kullanımından kaynaklanan emisyon da dahil olmak üzere bir elektrikli aracın tüm üretim ve kullanım ömrünü, dizeli üretmek ve bunu araçlara sağlamak için kullanılan tüm enerjiyi hesaba katmadan, bir dizel aracın üretim ve kullanım ömrü ile karşılaştırmaları.
Çalışma açıkça hatalı.
Bu, çoğu pazarda doğru olmayan eski bir fikir ve ilk etapta pazara bakmak için doğru bir yol değil. Çünkü otomotiv endüstrisindeki elektrik devrimi, yenilenebilir enerjinin enerji sektöründe daha önemli bir paya sahip olmasıyla birlikte elektrikli araçların zamanla daha temiz olmasını sağlıyor.
Bu ilk defa olmuyor. Yıllar önce, ~ 50mpg Prius’un ~ 9mpg Hummer H2’den daha kirletici olduğunu iddia eden bir “çalışma” yayımlanmıştı. Bu çalışma bununla aynı noktalardan birine dayanıyordu: Hummer’ın 300 bin milden fazla kullanılabileceği, ancak Prius’un bunun yanına yaklaşamayacağı tahmin ediliyordu. Çalışmayla ilgili tabii ki birçok başka sorun da vardı.