;
Bilim

Bu Haritalar İklim Değişikliğinin Yeryüzünü Şimdiden Nasıl Dönüştürdüğünü Gösteriyor

Dünyanın birçok yerinde insan kaynaklı iklim değişikliği aşırı hava olaylarıyla etkilerini göstermeye başladı. En fazla ısınmanın yaşandığı Kuzey Kutup Bölgesi ise bu olaylardan en çok etkilenen bölge oldu. İklim değişikliği, birçok hayatı olumsuz etkilerken, binlerce insanın ölümüne sebep oluyor ve milyonlarca dolara mal oluyor.

Çeviri: Gülce DEMİRER

Geçtiğimiz Mart ayı, Alaska’da kaydedilen en sıcak Mart ayıydı. Bu durum, taşımacılıktan serbest zamanlarında yaptıkları faaliyetlere kadar hayatları buza bağlı olan topluluklar için oldukça önemli sorunlara neden oldu. Alaska, Noatak’ta henüz 30’larında olan Jan ve Amber Westlake çifti ve 11 yaşındaki yeğenleri Alexandria Howarth için ise durum tam bir felakete dönüştü.

15 Nisan saat 13:00’da Alaska Eyalet Polisi, yerel arama kurtarma koordinatöründen, Amber ve Alexandria’nın kullandığı kar arabasının, kasabanın kuzeyinde kalan Noatak Nehri’ndeki buzlar altında kaldığına dair bir çağrı aldı. Jan’ın ise eşi ve yeğenini kurtarırken hayatını kaybettiği söyleniyor.

Kışın buz tutan nehirler, kasaba merkezinin dışındaki yerleşim yerlerine ulaşımı sağlayan yollar haline geliyor; ancak buz tabakasının normalden bir kaç hafta önce erimeye başlaması, geçtiğimiz haftalarda yaşanan benzer kazalardan biri olan bu trajik olayın aslında daha büyük bir soruna işaret ettiğini gösterdi. Alaska’nın yerel fok avcıları avlanamadı; köpekli kızak yarışları da kar olmadığı için iptal edildi.

Alaska Fairbanks Üniversitesi’nin Uluslararası Kuzey Kutup Araştırma Merkezi’nde çalışan iklim bilimci Brian Brettschneider “Bu kış, özellikle Şubat ve Mart aylarında, Alaska şanssız ikramiyeye denk geldi’’ dedi. “Bütün Kuzey Kutup bölgesi alışılmadık bir şekilde sıcak” dedi.

Küresel Isınmanın Etkileri Çok Yakınımızda

İklim değişikliğini genellikle bizden uzakta yaşanan; gelecek nesilleri etkileyecek bir tehdit olarak düşünüyoruz. Ancak 1900’lerden başlayarak günümüze kadar sıcaklıkların ne kadar arttığını gösteren bu haritanın da gösterdiği gibi 20. yüzyılın ortalarından bu yana gezegenin her yerinde gerçekleşen sıcaklık artışları kendini belirgin bir şekilde gösteriyor. Hangi bölgenin ne kadar etkilendiğini bulmak için harita üzerinde belirli bir noktaya tıklayabilir veya arama yapabilirsiniz.

Alaska’nın Kuzeybatısı’nda bulunan Noatak kasabasını arattığınızda ise, dünya üzerinde en hızlı ısınan bölge olduğunu göreceksiniz. Kırmızı ve koyu turuncu renge sahip olan bölgeler dünyanın en kuzeyinin küresel ısınmadan yanmakta olduğunu gösteriyor. Sıcaklıkta sadece bir kaç derecelik bir artışın olduğu yerler ise suyun katı veya sıvı hali arasındaki farka işaret ediyor, sonuçlar şiddetli oluyor.

Kuzey Kutup Bölgesi’ndeki birçok şehir ve kasaba yüzeyin altında yer alan ve şu ana kadar hiç çözünmemiş donmuş tabakalar olan permafrostların üzerine inşa edilmiş. Kaya kadar dayanıklı olan donmuş tabakalar üzerine inşa edilmiş yollar ise şu anda çatlıyor, kayıyor ve permafrost tabakası adeta çamura dönüşüyor. Sibirya’nın merkezinde yer alan 175 bin nüfusa sahip sanayi şehri Norilsk’deki yapıların %60’ının zarar gördüğü bildiriliyor.

Kuzey Buz Denizi de şiddetli bir dönüşüm geçiriyor. Denizdeki buz tabakası mevsimlerle birlikte artar veya azalır; Mart ayında en yüksek seviyeye, Eylül ayında ise en düşük seviyesine ulaşır. Ancak Kuzey Buz Denizi’nin uydular tarafından alınan görüntülerinde, 1970’lerin sonlarından bu yana buzun gün geçtikçe küçüldüğü gözüküyor. Bu bahar Kuzey Kutbu’nda yaşanan alışılmadık sıcaklık yüzünden buz seviyeleri yılın en düşük seviyesinde seyrediyor.

Buz seviyesinin kalınlığı, ne kadar süredir var olduğuna bağlı olarak değişir. Boulder, Colorado’da yer alan Ulusal Kar ve Buz Veri Merkezi’ne göre, daha kalın ve çok yıllık buz tabakaları, Mart 1984’teki %61 oranındaki en yüksek buz seviyesinden Mart 2018’de %34’e geriledi. Dolayısıyla geride kalan daha kalın buz tabakaları yaz aylarında çok daha hızlı eriyeceği için bölge oldukça hassas bir durumla karşı karşıya.

Bir zamanlar Kuzey Kutup fırtınalarına karşı bir örtü gibi kıyı yerleşimlerini koruyan deniz buzullarının erimesi, yerleşim yerlerinde büyük bir sorunu ortaya çıkarıyor. Şubat 2018’de Bering Boğazı’nda, Küçük Diomede Adası’ndaki Diomede köyü sakininin Facebook’ta paylaştığı video, dalgaların binalara çarptığını ve yapı döküntülerini bir noktadan başka bir noktaya fırlattığını gösteriyordu.

Su ve karada yaşanan büyük miktarlarda buz erimesi Kuzey Kutbu’nu ticaret, fosil yakıt keşfi ve maden çıkarma çalışmalarına açıyor ve sonuçta ABD ve Rusya’nın bölgedeki üstünlük yarışı sebebiyle askeri varlığın artmasına sebep oluyor. Ancak sonuçlar Kuzey Kutup Dairesi’nden de öteye gidiyor; karadaki buzulların ve buz tabakalarının erimesi, güney bölgesindeki nakliye ve kıyıdan uzak petrol platformlarını da tehdit ediyor.

Deniz buz tabakalarının erimesi küresel ısınmayı daha da hızlandıracak ve etkileri Kuzey Buz Denizi’nin ötesine uzanacak gibi. Deniz buz tabakalarının beyaz renkte olması güneş ışınlarının %85’ini yansıtarak uzaya geri göndermesini sağlar ancak koyu renkteki deniz suyu bu ışınların çoğunu yutar ve suyun ısınması okyanustaki döngünün değişmesini; dolayısıyla iklimin değişmesini de tetikleyecektir. Halihazırda bazı çalışmalar, Meksika Körfezi’ndeki daha ılık suları taşıyarak ABD’nin Doğu Kıyısı’na daha derin ve soğuk suları getiren “Atlantik taşıyıcı kuşağının” 1900’lerin ortalarından bu yana %15 oranında zayıfladığını ortaya koyuyor.

Okyanusların ve atmosferin birbirine bağlı bir küresel sistemi oluşturması, iklim bilimcilerin Kuzey Kutbu’nda meydana gelen dramatik değişikliklerin, dünyanın geri kalanını etkileyecek olan felaketlerin bir işareti olduğunu görmelerini sağlıyor. Doğal ekosistemiler ve insani altyapının alışkın olduğu sınırların ötesine itilmesiyle bunun ciddi etkileri olacak.

Dünyanın Her Yerinde Aşırı Doğa Olayları Yaşanıyor

Kuzey Kutbu’nun ötesinde iklim bilimciler seller, taşkınlar, fırtınalar gibi aşırı hava olaylarını inceliyor ve hangilerine iklim değişikliğinin neden olduğunu veya iklim değişikliği nedeniyle şiddetlendiğini anlamaya çalışıyorlar. Bu “nitelendirme çalışmaları” geleceğe dair bir projeksiyon oluşturmaktan ziyade halihazırda yaşanan olayları taklit edip iklim modellemesi yaparak nasıl geliştiklerini anlamayı içeriyor.

Ancak çoğu durumda bunu yapmak oldukça zor ve bilim insanları kesin bir cevap ile gelemiyorlar. Ancak geçtiğimiz yıllarda birçok belirgin doğa felaketinin daha da şiddetlenmesinin veya ilk aşamada yaşanmasının, insan kaynaklı iklim değişikliği yüzünden olduğu konusunda daha eminler.

Temmuz 2018’de uluslararası bir işbirliği organizasyonu olan World Weather Attribution (WWA), su kıtlığının Cape Town, Güney Afrika’yı neredeyse tamamen susuz bırakmasının üç yıllık bir kuraklık nedeniyle meydana geldiğinin ve bunun da küresel ısınmadan kaynaklandığını belirtiyordu.

Bir bölgede yaşanan aşırı doğa olayları başka bir yerdeki değişimleri de tetikleyebiliyor. Sigorta şirketi Munich Re, 2010 yazında, Rusya’nın batısında yaşanan rekor sıcak hava dalgası ve yangınlar sebebiyle yaşanan hava kirliliği 56 bin insanın ölümüne sebep olduğunu ortaya koydu. Aynı zamanda, Pakistan’da olağandışı aşırı muson yağmurları kaynaklı selden 18 milyon insan etkilendi ve yaklaşık 2.000 kişi hayatını kaybetti. İklim bilimciler bu iki felaketin ne kadarının insan kaynaklı küresel ısınma nedeniyle olduğu konusunda hemfikir olmasa da, her ikisi de Hint Okyanusu ve ötesindeki yüksek deniz yüzeyi sıcaklıklarının neden olduğu atmosfer dolaşımındaki değişikliklerle ilişkiliydi.

Küresel ısınmanın şiddetli hava olaylarını etkilediğinin en açık belirtilerinden bazıları sıcak okyanuslarla ortaya çıkan kasırgalar ve diğer tropikal siklonlar.

WWA’ya göre küresel ısınma Ağustos 2017’de Houston’da yaşanan Harvey Kasırgası sırasında %8 ila 19 oranında daha fazla yağışa sebep oldu. Başka araştırmacılar ise bu aralığı %13 ila 37 oranına çekiyor.

Ortalama olarak deniz seviyesi yılda yaklaşık üç milimetre artıyor ancak bu rakam akıntılara, coğrafi konum gereği olan etkileşimlere ve yerçekimi etkisine bağlı olarak bölgeden bölgeye değişiklik gösterebiliyor. Filipinler civarında ise deniz seviyesi, ortalama küresel seviyelerin beş katı oranında yükseliyor.

Geçtiğimiz Kasım ayında ABD kıyılarında yaşanan deniz seviyesi yükselmesi düzenli su baskınlarına sebep oluyordu. Ancak şu an bile bazı kıyı şehirleri fırtına olmadığında dahi yüksek gelgitlerle karşılaşıyor. Bu yeni gerçekliğe uyum sağlamak ise maliyetli. Örneğin, Güney Florida’da yer alan Miami Beach, alçakta kalan bölgelerden suyu çekmek, yolları ve kaldırımları sular altında kalmaktan kurtarmak için 500 milyon dolar harcıyor.

Bütçelerdeki diğer acil taleplerin yanı sıra şehir yönetimleri bir “kandırmaca” ile mücadele etmek için milyon dolarlar harcamıyor. İklim değişikliği şu anda yaşanıyor, birçok hayatı etkiliyor, birçok hayatı söndürüyor ve milyarlarca dolara mal oluyor.