;
Ekonomi

Karbonun Sosyal Bedeli

Evinizin kışın sıcaklığını 24 derecede değil 21 derecede tutmak için doğalgazın fiyatı ne kadar olmalı? Veya sabahları işe giderken kendi arabanızla değil otobüsle, servisle veya bisikletle işe gitmek için benzinin fiyatı ne kadar yükselmeli?

YAZI: Prof. M. Levent KURNAZ, Boğaziçi Üniv. İklim Değişikliği ve Politikaları, Uyg. ve Araş. Merk.

Olmasını beklemiyorum ama diye­lim aramızda anlaştık ve artık karbon­dioksit salımlarını vergilendirmeye ka­rar verdik. Bu verginin de göstermelik değil de karbondioksit salımının gerçek bedeli olması gerektiğini düşündük. Karşımıza epey büyük bir soru çıkıyor: Nedir bu karbonun gerçek bedeli?

Bu soruya cevap vermek için üç ayrı yoldan gidebiliriz: Bugün atmosfere 1 ton karbondioksit saldınız ve devlet aynı çöp toplar gibi bunu temizlemek zorunda kaldı. Bu atığı temizlemenin masrafı ne kadarsa karbonun bedeli de o kadardır diyebiliriz ya da saldığımız karbondioksiti temizlemeyi düşün­meyiz ama bunun gelecekte vereceği zarar neyse o zararın bedelini bugüne çevirerek bu bedeli bir ceza olarak tah­sil edebiliriz. Bu ikisini de yapmayıp kafamızdan insan davranışlarını de­ğiştireceğini düşündüğümüz bir bedel belirler ve gelecekteki davranış deği­şikliklerine göre bu bedeli ayarlarız. Aklınıza başka bir yöntem de gelebilir ama bu üç yöntem genelde kabul gö­ren hareket tarzlarını yeterince temsil ediyor.

Sonuncudan başlamak daha kolay ola­bilir: Evinizin kışın sıcaklığını 24 de­recede değil 21 derecede tutmak için doğalgazın fiyatı ne kadar olmalı? Veya sabahları işe giderken kendi arabanızla değil otobüsle, servisle veya bisikletle işe gitmek için benzinin fiyatı ne ka­dar yükselmeli? Bu soruların cevapları doğal olarak kişiden kişiye değişiyor ve durum böyle olduğunda da değişiklik yaratabilmek zorlaşıyor. Değişiklik de ilk olarak en düşük gelirlilerden baş­lıyor, çünkü onların zaten bu konuda kullanabilecekleri kaynaklar kısıtlı.

Sizlere fazla detay vermeden şunu söy­leyeyim, davranış değişikliği için orta­ya konulan rakam bir depo benzinde yaklaşık 35 TL daha fazla ödemenizi gerektiriyor. Şimdi biraz düşünelim: Bir depoyu yaklaşık 300 TL’ye doldur­duğumuzu düşünecek olursak, 300 TL yerine 335 TL ödeyecek olmak sizde bir davranış değişikliğine yol açar mı? Pek sanmıyorum. Peki bir depo benzi­ne 300 TL yerine 600 TL ödüyor olsay­dınız bu bir değişikliğe yol açar mıydı? Sanırım bunun etkisi epey daha yüksek olurdu. 300 TL yerine 1.300 TL ödü­yor olsak sanırım çoğumuz bisikletle işe gitmeyi tercih ederdi. Benzer şekil­de bu karbon vergisi domatesin fiyatına da yansıyacağı için eminim çürüyerek çöpe giden domates miktarında önemli bir azalma görülürdü.

Karbona Bedel Biçmek

Karbona bir bedel biçme açısından düşünebileceğimiz ikinci yol karbondi­oksitin gelecekteki zararını bugüne çe­virmek olacaktır. Bu çalışmayı burada yapmak kolay olmaz, o nedenle bu ko­nuda daha önce yapılmış çalışmalardan örnekler verelim:

-Bu tür çalışmaları yapanların temel düşüncesi gelecekte oluşabilecek orta­lama bir zarara göre hesap yapmaktır. Bu tür hesapların ortalamasını alan bir çalışma bir depo benzinde 87,5 TL karbon vergisi verecek olsak gele­cekteki zararları karşılayabileceğimizi söylüyor.

-Simon Dietz ve Nicholas Stern, he­saplamalarında belirsizlikleri de hesa­ba katarak eğer bugün bir vergi veriyor olsak bunun bir depo benzinde 31,5 TL ile 112 TL arasında olması gerek­tiğini söylüyor.

-Liz Stanton ve Frank Ackermann bu bedelin 24 TL ile 755 TL arasında ola­bileceğini söylüyor.

Bir depo benzinde 24 TL karbon ver­gisi ödemek bizim davranış biçimimizi değiştirmemize yetmez, 755 TL gayet yeterli olabilir, ama bir de şunu düşü­nelim: İleride başımıza bir şey gelirse bunun bedelini karşılayamayacağımız için şimdiden bu konuda yatırım yap­mamıza verilen bir isim var: Sigorta. Sigortayı neden yaptırırız? En iyi ihti­mal için değil, başımıza gelebilecek en kötü ihtimal için. İklim değişikliği ne­deniyle başımıza gelebilecek en kötü şey nedir? Ölmek. “Peki bunun karşı­lığı olarak kaç para almak istersiniz?” diye sorulacak bir sorunun anlamsızlı­ğının farkındayım ama yukarıdaki tüm hesaplar bu önemli faktörü göz ardı ediyor. Yapılan hesaplar bir kayıp oldu­ğunda mahsul kaybını yerine koymaya, yıkılan bir binayı yeniden yapmaya ya da sular altında kalan bir okulu onar­maya dayanıyor, ama bunun içerisin­deki can kaybı hesabın herhangi bir noktasına konulmuyor. Bu eksiklik de söz konusu hesabı neredeyse tamamen çöpe atmamız için gayet iyi bir sebep.

Bu hesaplara son derece şüphe ile yak­laşmak için bir tane daha sebebimiz var: Çoğumuz arabamızı ya lastiğimiz patlarsa ya da yolda cama taş sıçrarsa diye sigorta ettirmeyiz. Sigorta nede­nimiz çoğunlukla arabanın tamamen kaybolması veya hasar görmesine karşı kendimizi koruma isteğimizdir. Yani günlük hayat içerisinde bütçemizi zor­lasa da çözebileceğimiz problemler için değil felaketler için sigorta yap­tırırız. İnsanlık açısından iklim fela­keti de küresel ısınmanın Sibirya’daki permafrost dediğimiz yüzeyin birkaç metre altındaki donmuş metan yatak­larını çözmesidir. Bunun olması ihti­mali sizin yeni aldığınız arabanın ilk sene içerisinde pert olması ihtimali ile kıyaslanabilir. Permafrostun çözülmesi küçük bir ihtimal olsa da göz ardı edile­meyecek kadar büyüktür ve bu gerçek­leşecek olursa değil insan yaşamı, bu gezegendeki tüm yaşam tehlikeye gire­bilir. Peki böylesi bir felakete kaç TL fiyat biçeceğiz? Ekonomide böylesi bir felaketin sigorta bedelini hesaplayabi­lecek bir yöntem olmadığından kısaca sonsuz diyebiliriz. Yani en iyi ihtimalde bir depo benzine 24 TL karbon vergisi ödüyorsak en kötü ihtimali düşünecek olursak bir daha araba kullanmamamız gerekiyor.

Karbonu Yakalamak

Son olarak karbon salımlarımızı azalt­mak yerine saldığımız karbonu yaka­layıp saklamak istersek bunun da bir bedeli var. Mesela bir depo benzini yaktığımız zaman çıkan karbondioksi­ti emebilmek için 12,5 yetişkin ağacın bir sene boyunca beslenip büyümesi gerekiyor. Türkiye’de kayıtlı yaklaşık 23 milyon araç var. Bunlar ortalama­da senede 10 depo benzin yaksalar her sene yetişmiş yaklaşık 3 milyar ağaca ihtiyacımız var, sadece araç­lardan çıkan karbondioksiti tekrar doğaya geri döndürmek için. Taşıt­lar toplam karbondioksit salımımızın yaklaşık beşte birini yapıyor. Tüm karbondioksit salımımızı yakalamak istersek 15 milyar ağaç dikip bunla­rın başına bir şey gelmemesine dikkat etmemiz gerekiyor. Şu andaki ağaç varlığımızın 8 milyar civarında oldu­ğunu düşünecek olursak karşımızdaki problemin maddiyat dışındaki boyutu da ortaya çıkar. Ağaç dikmek yerine en gelişmiş yosunları kullanmak is­tersek ülkemizin salımını emmek için kullanacağımız yosunların yaklaşık Marmara Bölgesi büyüklüğünde bir sulak alana ihtiyacı oluyor. “Ama ne güzel denizler var” derseniz karşımıza maliyet çıkıyor. Ben oturup hesapla­madım ama Karadeniz’de yaklaşık 15 milyon hektarlık bir deniz yüzeyinde yosun yetiştirmek sizce ne kadara mal olur? Tabii bunun da yaratacağı diğer çevresel sorunları daha hesaba dahil etmiyoruz.

Daha önce defalarca neden olama­yacağını anlattığımız karbondioksiti yakalayıp yeraltına gömme sistemleri çalışacak olsa bile bir depo benzinin fiyatı 56 TL artacaktır. Hemen iştah­lanmasanız iyi olur. Daha arabalardan salınan karbondioksiti tutup saklama teknolojisi dünyada yok ve olması için bir çaba da yok. Karbon tutma ve saklama, ancak büyük termik santral­lar için tasarlanıyor, o durumda bile ciddi problemler var. Özellikle de tu­tulan bu karbondioksitin nerede de­polanacağı konusunda. Bugüne kadar her an sızma ihtimali olan boğucu bir gazı kendi evinin altındaki bir kayada saklayabileceğini söyleyen kimseyi duymadım, duyacağımı da pek san­mıyorum.

Konuyu daha önceden bilenler için birimleri kısaca açıklayayım. Bir depo benzine 35 TL karbon vergisi konul­ması karbondioksitin tonunun 50 do­lar olması anlamına geliyor. Bir depo benzinin karbon vergisinin 35 TL olmasının herhangi bir davranış de­ğişikliğine neden olmaktan çok uzak olacağını konuşmuştuk. Bu nedenle de eğer karbona bir fiyat biçiyorsak, bunun 50 dolar gibi komik bir raka­mın çok üzerinde olması gerektiği aşikârdır.

*Bu yazı EKOIQ’nun 81. sayısından alınmıştır.