ABD’de Donald Trump hükümetinin BM’ye bağlı Yeşil İklim Fonu’na 4 milyar dolarlık yardım taahhüdünü iptal etmesinin ardından fonun başındaki isim olan Mafalda Duarte, iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum için gelişmekte olan ülkelere para akışının devam etmesinin stratejik ve ekonomik önemini vurguladı.
Birleşmiş Milletler’in (BM) en büyük iklim fonu olma özelliğini taşıyan Yeşil İklim Fonu’nun (Green Climate Fund – GCF) başındaki isim, ABD’nin taahhüt ettiği 4 milyar doları geri çekme kararının ardından dünya liderlerine, gelişmekte olan ülkelere yönelik “kritik” önem taşıyan iklim finansmanını sağlamaktan geri adım atmama çağrısında bulundu.
2010 yılında BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) taraflarının kurduğu GCF’nin yürütme direktörü Mafalde Duarte, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, seragazı emisyonlarında azaltıma gitmek ve savunmasız konumdaki ülkelerin ısınan gezegene uyum sağlamaları için yardım etmeye yönelik yatırımların, donörler kadar alıcılar için de fayda sağladığını ifade etti. Duarte LinkedIn gönderisinde şunları söyledi:
“Birbiriyle bağlantı içinde olan bir dünyada yaşıyoruz. Hiçbir ülke, hatta en zengin olanlar bile iklim değişikliğini yalnızca iç mesele olarak görme lüksüne sahip değil. Eğer çok ihtiyaç duyulan yerlerde, gelişmekte olan ülkelerde harekete geçilmezse, iklim değişikliğinin çatışma ve göç gibi en şiddetli sonuçları dünya genelinde dalga dalga yayılacaktır.”
ABD Taahhütlerini İptal Eden İlk Ülke Oldu
Duarte’nin yorumları, Donald Trump hükümetinin, önceki yönetimler altında yapılan ve henüz ödenmemiş olan GCF taahhütlerini resmi olarak geri çektiğinin ortaya çıkmasının ardından geldi. Bu durum, ilk olarak ABD merkezli bir haber merkezi olan Politico tarafından rapor edilmişti. Ayrıca bugüne kadar başka hiçbir ülke BM iklim fonuna olan taahhütlerini iptal etmemişti.
Barack Obama ve Joe Biden sırasıyla 2014 ve 2023 yıllarında GCF’ye her biri 3’er milyar dolar taahhüt etmiş ancak vaat edilen paranın sadece 2 milyar doları teslim edilebilmişti. Taahhüdün yerine getirilmemesinin başlıca sebeplerinden birini, GCF’ye yapılan katkıların ABD Kongresi tarafından onaylanması gerekliliği. Nitekim kongre her iki durumda da kısmen ya da tamamen Cumhuriyetçiler tarafından kontrol ediliyordu.
GCF kurulduğu 2010 yılından bu yana, 133 ülkede toplam 16 milyar dolarlık projeye onay verdi. 46 bağışçı ülkenin yer aldığı fonda, Almanya, Birleşik Krallık ve Japonya en büyük katkıları yapan ülkeler arasında yer alıyor.
Duarte de Pazartesi günü yaptığı açıklamada, iklim değişikliğinin riskler sunduğunu ve güvensizlik yarattığını belirtirken, bu sorunu çözmeye yönelik projelere yapılan yatırımların ekonomik kazanç ve stratejik etki sağlayabileceğini savundu:
“İklim finansmanında liderlik yapan ülkeler, geleceğin ekonomisine de liderlik edecektir. İklime yurtdışında yatırım yapan ülkeler, bunun karşılığında, kendi ülkelerinde de küresel gündemi şekillendirme ve çok taraflı kurumlar için bir yol belirleme konusunda ciddi etki gücüne sahiptir. Ülkeler geri adım attığında, bu konudaki etkiyi başkaları devralır.”
Fonun Gelişmekte Olan Ülkelere Yardım Kabiliyeti Zarar Görebilir
Trump’ın ABD’yi Paris Anlaşması’ndan çekme sürecini başlattığı dönemde, BM İklim Başkanı Simon Stiell de benzer açıklamalar yaptı. Geçen hafta bu yıl COP30 zirvesine ev sahipliği yapacak olan Brezilya’da konuşan Stiell, ABD’yi kastederek bir ülkenin geri çekilebileceğine ancak diğerlerinin temiz enerjiye geçişin sunduğu “büyük ödülleri” toplamak için çoktan harekete geçtiğini belirtti.
Ancak GCF gibi fonlara büyük ölçüde bağımlı olan hibe temelli iklim uyum programlarının, ABD’nin geri çekilmesiyle çok daha ciddi şekilde tehlikeye girebileceği düşünülüyor.
GCF Başkanı, fonun El Salvador’da uzun süren kuraklıkların tarımı tahrip etmesi nedeniyle aileleri yerinden edilen 200 binden fazla insana yardım etmek amacıyla destek verdiği bir projeyi örnek gösterdi. Duarte, “Dayanıklı tarım teknikleri ve su kaynakları sayesinde insanlar artık krizler büyümeden önce engellemeye yönelik araçlara sahipler” dedi.
GCF sözcüsü, “güçlü bir proje hattına” sahip olduklarını ve bu yıl 3 milyar dolara varan yeni projelerin onaylanmasını beklediğini söyledi. Ancak sözcü, taahhütlerin tam olarak yerine getirilmemesi durumda, fonun gelişmekte olan ülkelerin iklim hedeflerini destekleme becerisinin sınırlı kalacağı uyarısında da bulundu.