;
Bilim

İklim Değişikliği Arktik Tundrasını Karbon Kaynağına Dönüştürdü

arktik tundra
FOTO: Pexels

İklim değişikliği ile beraber karbon tutan Arktik tundrası, karbon salan bir ekosisteme dönüştü.

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tundrayı, düşük sıcaklık ve kısa yeşerme dönemleri gibi çevresel koşullar nedeniyle ağaçların hiç yetişmediği veya çok seyrek yetiştiği bölgeler olarak tanımlıyor.

ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA) verilerine göre binlerce yıldır donmuş topraklarda karbondioksit depolayan Arktik tundrası, orman yangınlarının sayısındaki artışla beraber karbondioksit kaynağına dönüşmeye başladı.

Kuzey kutup bölgesindeki kara ve denizleri kapsayan Arktik’teki değişiklikler, yüksek hava sıcaklıkları ve orman yangınları, büyük karibu (ren geyiği) sürülerinin azalması ve artan yağış miktarıyla ilişkilendiriliyor.

Kutup çevresi orman yangınlarının yol açtığı karbon emisyonu 2003’ten bu yana yılda ortalama 207 milyon ton olarak hesaplanıyor. Alaska’da geçen yıl permafrost (donmuş toprak tabakası) sıcaklıkları kayıtlardaki ikinci en yüksek seviyeye çıktı.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Çevre Mühendisliği’nden Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan İnce, Arktik ve Antarktik bölgelerinin küresel ortalama sıcaklık artışından çok daha hızlı ısındığını ve bunun küresel iklim sistemi üzerinde büyük etkileri olduğunu söyledi.

İklim değişikliği nedeniyle Arktik bölgesinde karbon ve metan depolayan permafrostlarda çözülme meydana geldiğini belirten İnce şöyle konuştu:

“Permafrostun çözülmesi, bu gazların atmosfere salımını artırarak iklim değişikliğini hızlandırabilir. Metan, karbondioksitten 25 kat daha güçlü bir seragazıdır.”

Arktik tundrasının karbon depolayan bir ekosistemden karbon salan bir ekosisteme dönüşmesini iklim değişikliğinin en belirgin ve dramatik etkilerinden biri olarak nitelendiren İnce, şöyle devam etti:

“Bu dönüşüm, sıcaklık artışları, permafrost çözülmesi, orman yangınları ve metan salımı gibi faktörlerle hızlanmaktadır. Sıcaklıkların artmasıyla permafrostun çözülmesi, bu gazların atmosfere salımına neden olur, bu da küresel ısınmayı hızlandıran bir geri besleme döngüsü oluşturur. Arktik çevresinde orman yangınlarının artışı, organik materyalin hızlı şekilde yakılmasına yol açmaktadır. Yangınlar sırasında salınan karbondioksit, doğrudan karbon kaynağına dönüşümü hızlandırır ve yangınlar permafrostu ısıtarak çözülme hızını artırır, bu da daha fazla karbonun serbest kalmasına neden olur. Permafrost çözülmesi, metan salımını da artırır ve metan atmosfere salındığında kısa vadede büyük ısınma etkisi yaratır.

Artan sıcaklıklar, Arktik bölgesindeki yağış rejimlerini ve kar örtüsünü de etkiler. Yağmurun artması, erken kar erimesine yol açar ve bu da permafrostun çözülmesini hızlandırır. Değişen kar örtüsü, bitki örtüsünün fotosentez kapasitesini olumsuz etkileyerek karbon depolamayı azaltır. Bu etmenler, Arktik tundrasının karbon depolayan bir ekosistemden karbon salan bir ekosisteme dönüşmesine neden olmuştur.”

İnce, Arktik tundrasının karbon kaynağına dönüşmesinin deniz seviyesi yükselmesi ve yerel su kaynaklarının kirlenmesi gibi ek olumsuz sonuçlara da yol açabileceği uyarısında bulundu.