Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü arazi tuzlanmasındaki artış eğilimi nedeniyle küresel gıda üretiminin giderek daha fazla risk altına girdiğini ifade eden bir rapor yayımladı. Bilim insanları, bu sorunun temel kaynağını iklim krizi ve kötü tarım uygulamaları olarak görürken, konu üzerinde çalışmalar yürüten hareketler de küresel bir kıtlığın hiç de uzak olmadığı uyarısında da bulunuyor.
İklim krizi nedeniyle araziler küresel çapta giderek daha fazla bir şekilde aşırı tuzlanmadan etkileniyor. Yeni bir araştırma da aşırı tuzdan etkilenen arazi miktarının hızla artarak, gıda üretimi üzerinde yıkıcı etkiler yaratacağı uyarısında bulunuyor.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Tayland’ın başkenti Bangkok’ta düzenlenen Uluslararası Toprak ve Su Forumu’na önemli bir rapor sundu. FAO’nun raporuna göre, dünya çapında 1,4 milyar hektar (3,4 milyar dönüm) arazi, yani küresel arazinin %10’u, aşırı tuzlanmadan etkileniyor ve 1 milyar hektar daha “risk altında” olarak sınıflandırılıyor.
Bu durum, tarım üzerinde ciddi etkiler yaratırken, dünya genelinde sulama yapılan tarım arazilerinin yaklaşık 10’da biri ve yağışla beslenen tarım arazilerinin benzer bir oranı aşırı tuzdan etkileniyor. Hatta bu sorunun bazı bölgelerde ürün verimliliğinde %70’e kadar kayıplara yol açabileceğine de dikkat çekiliyor.
Küresel Tuzlu Toprakların %70’i 10 Ülkede Yer Alıyor
Çin, ABD, Rusya, Avustralya ve Arjantin gibi dünyanın en büyük ve en kalabalık ülkelerinden bazıları özellikle kötü etkilenen bölgeler arasında yer alıyor. Bölgeler bazında ise Orta Asya önemli bir “sıcak nokta” olarak öne çıkıyor. Afganistan, Kazakistan ve Özbekistan ciddi şekilde etkilenirken, İran ve Sudan da en kötü etkilenen ülkeler arasında yer alıyor. Bu 10 ülke ayrıca küresel tuzlu toprakların %70’ini oluşturuyor.
FAO’dan bilim insanlarının çalışması son 50 yıldır yapılan en kapsamlı değerlendirme olarak kabul ediliyor. Bu bilim insanlarına göre iklim değişikliği ve kötü tarım uygulamaları tüm bu tuzlanmanın temel nedenlerini oluşturuyor. Mevcut eğilimler durdurulmazsa, sıcaklıklar arttıkça tuzlu toprakların oranının yüzyılın sonuna kadar tüm arazinin dörtte biri ile üçte biri arasına çıkması bekleniyor.
Bazı tuzlar bitkiler için gerekli olsa da, aşırı tuzluluk toprak verimliliğini azaltıyor. Fazla tuz, suyu emiyor ve bu da bitkilerin suyu alabilmesini zorlaştırıyor. Tuz ayrıca toprağın fiziksel yapısını değiştirerek, toprağın birbirine yapışmasına neden oluyor ve bu da toprağı erozyona karşı daha hassas hale getiriyor.
Su kıtlığı, kötü drenaj ve toprağın aşırı kullanımı, tuzluluğun artmasındaki ana faktörleri oluşturuyor. Deniz seviyesinde yaşanan yükselmeler nedeniyle de tuzlu suyun kıyı bölgelerine sızmasıyla bu durumun daha da kötüleşeceği öngörülüyor.
Çiftçiler, kısa vadede verimi artırma baskısı altında oldukları için kötü uygulamalara çok sık yöneliyorlar. Bu da uzun vadeli problemlere yol açıyor. Rapora göre, son yüzyılda küresel su kullanımı altı kat artış gösterirken, sulama için yer altı su kaynaklarının aşırı kullanımı, yer altı suyu tuzluluğunun artmasına neden oluyor. Çiftçiler ayrıca, düşük kaliteli veya tuzlu suyla sulama yapıyor, ürünlerini beslemek için suyu aşırı pompalıyor ve kimyasal gübreleri fazla kullanıyor. Derin köklü bitkilerin, özellikle ağaçların yok edilmesi de toprak tuzluluğunu artırabiliyor.
Toprak Verimliliği İçin Çiftçilere Finansal Destek Gerekiyor
FAO, iklim krizinin çözülmesinin yanı sıra toprak verimliliğini yeniden kazandırmanın en iyi yolları üzerinde de duruyor. Örneğin malçlama gibi geleneksel teknikleri kullanmak, toprağı gevşek materyallerle karıştırmak ve ürün rotasyonlarını iyileştirme gibi yöntemlerin yanı sıra tuza dayanıklı ürünler geliştirmek, tuzları uzaklaştıran veya hapseden bakteri, mantar ve bitkiler kullanmak gibi yenilikleri öne çıkarıyor.
Doğal toprak verimliliğine odaklanan rejeneratif tarım uygulamaları da önemli bir rol oynayabiliyor. Tarım ve ekosistemlerin bir arada değerlendirildiği bir yaklaşımı ifade eden agroekolojik uygulamaları benimsemeye çalışan 250 binden fazla çiftçiye destek veren Hindistan kökenli büyük bir çevre hareketi olan Cauvery Calling projesinin direktörü Anand Ethirajalu, daha fazla devlet desteğine ihtiyaç olduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:
“Çiftçilere topraklarını yeniden iyi hale getirmeleri için finansal destek sağlamazsak, azalan verimlilik, hayatta kalmak için gıdaya bağımlı olan herkesi yani hepimizi etkileyecek.”
Yükselen küresel sıcaklıklar ve tarım üzerindeki artan baskı, dünyadaki toprakların kurumasına neden oluyor. Uzmanlar, artan tuzluluk ve azalan toprak verimliliğiyle birlikte bu faktörlerin, gıda üretimi için eşi benzeri görülmemiş tehditler oluşturduğu konusunda uyarılarda bulunuyor.
Küresel çapta toprak erozyonunu engellemeyi ve sürdürülebilir tarım uygulamalarını teşvik etmeyi amaçlayan Save Soil hareketinin teknik sorumlusu Praveena Sridhar, küresel kıtlığın artık uzak bir tehdit olmadığının altını çizerek, “Toprak krizi birçok kişi için görünmez, ancak siyasetçiler harekete geçmezse etkisi dünyanın her köşesinde hissedilecek” dedi.
Dünyanın topraklarının durumu, bu hafta Suudi Arabistan’da da dikkatlerin odaklandığı bir konu oldu. Zira Riyad’da devam eden BM Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi (UNCCD) 16. Taraflar Konferansı’nda (COP16) çölleşmeyle mücadeleye yönelik iki haftalık müzakerelerin Cuma günü sona ermesi bekleniyor.