Yeni bir ankete katılan uzmanların %44’ü Çin’in karbondioksit emisyonlarının en geç 2025’te zirveye ulaşacağını öngörüyor. Araştırma, iklim eyleminde lider bir rol üstlenmesiyle birlikte Çin’in yeşil dönüşümüne dair artan bir iyimserliği yansıtıyor.
Bir iklim düşünce kuruluşu tarafından yapılan bir ankete katılan uzmanların yarısına yakını, Çin’in karbondioksit emisyonlarının şimdiden zirveye ulaşmış veya 2025’te ulaşacağına inanıyor. Bu durum, ülkenin yeşil dönüşümüne dair artan bir iyimserliği yansıtıyor ve Çin’den küresel iklim eyleminde lider bir rol üstlenmesi bekleniyor.
Küresel enerji sistemlerinin çevresel etkilerini anlamak ve daha sürdürülebilir enerji çözümleri geliştirmek amacıyla bilimsel veriler ve politika önerileri sunan bir kuruluş olan Enerji ve Temiz Hava Araştırmaları Merkezi’nin (Centre for Research on Energy and Clean Air – CREA) Salı günü yayımladığı rapora göre, akademi ve sanayi sektöründen iklim uzmanlarının %44’ü, Çin’in karbon emisyonlarının en geç 2025’te zirveye ulaşacağını düşünüyor. Geçen yıl yapılan ankette ise aynı görüşü belirten uzmanların oranı sadece %21’di.
Ayrıca, Çin’in kömüre olan bağımlılığını azaltma konusundaki iyimserlik de artmış durumda. Uzmanlara, Çin’in kömür tüketiminin şimdiden zirveye ulaşmış olup olmadığı sorulduğunda, %36’sı “evet” yanıtını verdi. Bu oran da geçen yıl %20’ydi.
Çin’in resmi hedefleri, 2030’a kadar karbon emisyonlarında zirveye ulaşmak ve 2060 yılına kadar karbon nötr hale gelmek. Pekin ayrıca 2025 yılı sonuna kadar olan dönemi kapsayan 14. Beş Yıllık Planı’nı açıklarken, kömür kullanımını “sıkı bir şekilde kontrol etme” taahhüdünde bulunmuştu. Bu taahhüdün bir önemi de kömürün Çin’deki fosil yakı emisyonlarının neredeyse %80’ini oluşturmasından kaynaklanıyor.
Çin’in en büyük kömür üretim bölgesi olan Shanxi merkezli, iklim üzerine çalışmalar yürüten bir STK olan People of Asia for Climate Solutions’ın kurucusu Wang Xiaojun, “Çin 2060 karbon nötr olma hedefini başarmak istiyorsa, kesinlikle çok hızlı olmak ve köklü değişikliklere gitmek zorunda,” dedi.
Temiz Enerjiye Yatırım Çin Ekonomisinde Büyük Bir İtici Güç
Ancak Wang, Çin’in 2021 ve 2022’de bazı bölgelerinde elektrik kesintileri yaşanması ve Ukrayna’daki savaşın petrol arzını istikrarsızlaştırmasının ardından artan enerji güvenliği endişeleri nedeniyle, “Çin’in henüz kömürden çıkışı konuşmadığını” belirtti. Üstelik bu durum, enerji uzmanlarının, Çin’in enerji güvenliğini sağlamak için kömürle çalışan yedek elektrik santrallarına bağımlı kalmadan, enerji karışımında daha fazla çeşitlilik yaratmanın ve yenilenebilir enerji altyapısının iyileştirilmesinin de etkili yollar olduğunu savunmasına rağmen devam ediyor.
Öte yandan Çin, temiz enerjiye yatırım yapma konusunda da dünya lideri konumunda. CREA’dan başanalist Lauri Myllyvirta tarafından yapılan başka bir analizde, temiz enerjinin geçen yıl Çin ekonomisine 11,4 trilyon yuanlık (£154,4 milyar) rekor bir katkı sağladığını ve bu katkının Çin GSYİH büyümesinin en büyük itici gücü olduğunu ortaya koymuştu.
Çin’in Dönüşümü, Küresel Dönüşümü de Şekillendirecek
Son iki yıldır Çin, Covid sonrası ekonomisini yeniden inşa etmeye odaklanıyor ve bu süreçte yüksek teknolojiye dayalı, yeşil sanayilere yöneliyor. Güneş panelleri, elektrikli araçlar ve pillerden oluşan “yeni üçlü” olarak adlandırılan bu sektörlere yatırımlar çok büyük seviyelere çıkarıldı.
CREA raporunun yazarlarından Shi Xunpeng de, “Temiz enerji endüstrileri, ekonomik büyümenin kilit itici güçleri olarak ortaya çıktı. Çin geçişini sürdürdükçe, bu faydalar giderek daha net hale geliyor” dedi.
Analistler ayrıca, Çin’in bir birim elektrik üretmek iççin salınan CO2 miktarı anlamına gelen, ekonomisindeki “karbon yoğunluğunu” azaltıp azaltamayacağına odaklanıyor.
Myllyvirta, “Paris Anlaşması ile uyumlu olmak için Çin, yenilenebilir enerji dağıtımını daha da hızlandırmak ya da ekonomik kalkınmayı daha az enerji yoğun bir yönde yönlendirmek zorunda kalacak” dedi.
2015 yılından bu yana küresel CO2 emisyonlarındaki büyümenin %90’ından sorumlu olan Çin’in planları küresel dönüşümün de geleceğini şekillendirecek. Ancak ülke, hedefler konusunda genellikle temkinli olmayı tercih ediyor. Oxford Enerji Çalışmaları Enstitüsü’nden kıdemli araştırmacı Anders Hove, “Mevcut politikaların ötesinde herhangi bir sayısal emisyon hedefi koyma taahhüdü olması pek olası değil, hele ki toplam emisyonlardaki bir azalmayı sayısallaştırmak ise hiç olası değil” yorumunu yaptı.
Çin’in iklim hedeflerini tanımlamak için “Eğer söylüyorsan, yap. Yapamayacaksan, söyleme,” benzetmesini yapan Anders Hove, şöyle devam etti:
“Pek çok yabancı liderin, hedef belirlemenin değerli olduğunu düşündüğü ve ekonomik ya da siyasi rüzgârlar değiştiğinde ise bu hedefleri sıklıkla geri çektiği bir konjonktürde, bu durum Çin tarafında olumsuz bir şekilde algılanıyor.”