COP29’da iklim finansmanı müzakerelerinde, yoksul ülkelere sağlanacak finansal yardımlarla ilgili hâlâ somut bir adım atılmış değil. BM eski iklim elçisi de bunu doğrular şekilde, zengin ülkelerin bütçelerinin eskiye oranla düşük seyrettiğini, dolayışla da yoksul ülkelerin iklim finansmanı taleplerini daha düşük tutmak zorunda kalabileceklerini ifade etti…
İrlanda’nın eski Cumhurbaşkanı ve iki kez BM iklim elçisi olan Mary Robinson, COP29 zirvesinde, yoksul ülkeleri hayal kırıklığına uğratacak açıklamalarda bulundu. Azerbaycan’ın başkenti Bakü’deki BM müzakereleri, son saatlerine gelirken neredeyse tıkandı. Robinson, “Yoksul ülkeler, küresel ısınma ile mücadele için gereksinim duydukları nakit taleplerinden taviz vermek zorunda kalabilir” dedi.
Zengin ülke bütçelerinin enflasyon, Covid pandemisi ve Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın etkisiyle gerilediğini söyledi. Guardian’a konuşan Robinson, “Bu finansman hayati öneme sahip ve tamamen gelişmiş dünyanın sorumluluğu” dedi ve ekledi, “Ama kısılacak bir şeyden ne kadar kısabilirsiniz?”
Zengin ülkeler henüz yoksul dünyaya herhangi bir resmi finansman teklifinde bulunmadı. Halbuki zirve, yoksul ülkelere düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş yapmak ve aşırı hava olaylarının etkileriyle başa çıkmak için yıllık 1 trilyon dolar bulmayı amaçlıyor.
Öte yandan zengin dünyanın yılda en fazla 300 milyar dolar kamu finansmanı sunması beklenirken, bu miktar birçok gelişmekte olan ülkenin umduğundan çok daha az. Gelişmiş dünya, 1 trilyon doların geri kalanının diğer kaynaklardan; özel sektör yatırımlarından, karbon ticaretinden ve fosil yakıtlar gibi yeni vergilerden karşılanabileceğini savunuyor.
Robinson, 300 milyar doların “minimum” olması gerektiğini ve gelişmiş ülkelerin, yoksul ülkelerin özel sektör finansmanına ve kredilere daha düşük maliyetlerle erişebilmelerini sağlamak için adımlar atması gerektiğini söyledi. Bunu sağlamak için de finansmanı “risksiz hale getirecek” bir takım farklı yöntemlerin uygulanabileceği düşünülüyor. Örneğin, krediler için garanti vermek, gelişmiş ülkelere herhangi bir maliyet getirmese de yoksul ülkelerin yatırım erişimini sağlamak için büyük fark yaratabileceği konuşuluyor.
“Gelişmiş Ülkeler Artık Masaya Bir Gelecek Koymalı”
Birçok yoksul ülke ise 1 trilyon doların çok daha yüksek bir oranının, özel sektörden ya da yeni vergilerden değil, zengin ülkelerin kendi kamu bütçelerinden gelmesini istiyor. En az gelişmiş ülkeler bloğu, örneğin toplam miktarın 900 milyar dolarının kamu finansmanından gelmesini istediklerini açıkladı.
Robinson ise bu fikirlerin ilk başta doğru görünmekle birlikte, hükümet bütçeleri gerçeği göz önüne alındığında pek mümkün olmadığını ifade ederek 1 trilyon dolara ancak fosil yakıt vergileri gibi dayanışma vergileri, Dünya Bankası ve özel sektörle ulaşılabileceğini ifade etti. Robinson ayrıca, hâlâ gelişmekte olan ülkeler olarak sınıflandırılan Çin ve diğer büyük ekonomilerin de iklim finansmanına katkıda bulunması gerektiğini söyledi.
Geçen hafta Bağımsız Yüksek Düzey İklim Finansmanı Uzman Grubu, 2030 yılına kadar gelişmekte olan ülkeler için 1 trilyon dolar, 2035 yılına kadar ise 1,3 trilyon dolar finansman sağlanması gerektiğini belirtmiş ve bunun yaklaşık 500 milyar dolarının özel sektör yatırımlarından gelmesi gerektiğini ortaya koymuştu.
Birleşik Krallık merkezli bir think thank kuruluşu olan Denizaşırı Kalkınma Enstitüsü (Overseas Development Instıtute –ODI) araştırma görevlisi Charlene Watson gelişmiş ülkelerin en az 500 milyar dolar teklif etmesi gerektiğini belirterek, bu miktarın1 trilyon dolar hedefine ulaşmak için geri kalan kısmı mobilize etmek adına yeterli olduğunu savundu.
Taslak Metinlere “Yetersiz” Eleştirisi
COP29’a ev sahipliği yapan Azerbaycan, müzakerelerin önemli yönlerini kapsayan taslak metinler yayımladı. Ancak bu metinler son derece yetersiz bulunarak eleştirildi. “Yeni Kolektif Sayısallaştırılmış Hedef” (NCQG) adı verilen küresel bir finansal düzenlemeyle ilgili metinler, gelişmiş ülkelerin sağlayacakları katkılar gibi hayati miktarları içermedi. Diğer metinler de geçen yıl verilen “fosil yakıtlardan uzaklaşma” taahhüdünü yeniden teyit etme yükümlülüğünü yerine getiremedi.
Söz konusu metinlere ait yeni taslakların, finansman rakamlarıyla birlikte yayımlanması beklenirken, bu durumun müzakere sonuçlarının hafta sonuna sarkmasına neden olabileceği öngörülüyor. Ancak birçok gelişmekte olan ülke delegasyonu zirveden ayrılmayı planladığından, böylesi bir durumun adeta zamanla yarış anlamına geleceği görülüyor.