BM: İklim Değişikliği Aile içi Şiddet Riskini Güçlendiriyor - İklim Haber ;
Politika

BM: İklim Değişikliği Aile içi Şiddet Riskini Güçlendiriyor

iklim değişikliği

BM’nin yeni bir raporuna göre yerinden edilme stresi, sosyal destek kaybı, alkol kullanımında artış, gıda güvensizliği, mali ve diğer baskılar, kişileri şiddete itebiliyor ve mağdurları yalnızlaştırabiliyor.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından yayımlanan yeni bir rapora göre, Sahra altı Afrika’da aile içi şiddete maruz kalan kadın ve kız çocuklarının sayısı, iklim değişikliğinin bir sonucu olarak 90 milyondan fazla bir artış kaydederek, 2060 yılına kadar neredeyse üç katına çıkacak.

Bilim insanları, kuraklık, sel ve deprem gibi doğal afetlerin ve diğer iklim acil durumlarının genellikle cinsiyete dayalı şiddete yol açmadığını ancak mevcut sorunları daha da kötüleştirdiğini düşünüyor.

Yerinden edilme stresi, sosyal destek kaybı, alkol kullanımında artış, gıda güvensizliği, mali ve diğer baskılar, kişileri şiddete itebiliyor ve mağdurları yalnızlaştırabiliyor. Bununla birlikte, aşırı sıcakları şiddetle ilişkilendiren çalışmalar da bulunuyor. Buna göre, aşırı sıcaklar potansiyel olarak saldırganlığın artmasına neden oluyor.

Yeni çalışma için araştırmacılar, kadınların eşlerinden ya da yakın partnerlerinden gördükleri fiziksel ve cinsel şiddetle ilgili deneyimlerini ölçen demografik ve sağlık anketlerini analiz etti ve ardından bunları bölgedeki sosyal ve çevresel faktörlere dayalı potansiyel gelecek senaryolarıyla eşleştirdi.

“Güçlü iklim eylemi ve iyileştirilmiş sosyoekonomik koşullar” öngören en iyi senaryoda, Sahra altı Afrika’da yakın partner şiddetinden (IPV) etkilenen 15 ila 49 yaş arası kız çocukları ve kadınların oranı 2015’te %24 iken 2060’ta %14’e düşecek.

Viyana Üniversitesi ve Avusturya’daki Uluslararası Uygulamalı Sistem Analizi Enstitüsü (IIASA) ile birlikte yürütülen UNFPA raporuna göre, şiddetli iklim olaylarının yaşandığı “olağan yaklaşımı” içeren en kötü senaryoda ise bu oran nispeten aynı seviyede kalacak ancak 90 milyon kişilik bir artışa tekabül edecek.

“Emisyon Azaltımı Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddetin Geleceğini Etkileyecek”

Barselona Süper Bilgisayar Merkezi’nde iklim değişikliği ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği üzerine çalışan doktora sonrası araştırmacı Kim van Daalen, Euronews’a yaptığı açıklamada, “Bu raporun bulgularının politikalar açısından önemli sonuçları var. Emisyon azaltımı ve kalkınma yollarına ilişkin yaptığımız seçimler, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin (TCDŞ) gelecekteki oranlarını derinden etkileyecektir” dedi.

Rapor Sahra altı Afrika’ya odaklansa da, risk altındaki tek bölge burası değil. Rapora göre, küresel olarak kız çocuklarının ve kadınların %27’si IPV’ye maruz kalıyor. Bununla birlikte, UNFPA çalışmasında yer almayan van Daalen, toplumsal damgalama ve kanuni yaptırımların yetersizliği nedeniyle, “özellikle aile onurunun, kız çocuğunun saygınlığının ve değişkenliğinin korunmasının önemli olduğu kültürlerde” cinsiyete dayalı şiddetin genellikle bildirilmediği konusunda uyarıyor.

Mevcut araştırmaların sistematik bir incelemesi, iklim krizlerinin hem yüksek, hem orta hem de düşük gelirli ülkelerde kadınlara yönelik şiddeti artırma eğiliminde olduğunu gösteriyor.

Münih Üniversitesi’nde halk sağlığı değerlendirme profesörü olan ve 2021 incelemesinin yazarlarından biri olan ancak UNFPA raporunda yer almayan Heidi Stöckl, Euronews’a yaptığı açıklamada, “En büyük sorunlardan biri, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avustralya için çok fazla kanıt varken, Afrika veya Güneydoğu Asya gibi iklim değişikliğinden derinden etkilendiğini bildiğimiz yerler için çok az kanıt olması” diye konuştu.

Stöckl, bu durumun, zor durumdaki, düşük gelirli ülkelerde kadınların karşılaştığı baskıları tam olarak tespit etmeyi zorlaştırdığını ve sonuç olarak, hem iklim acil durumunun akut aşamasında hem de sonrasında onları desteklemeyi zorlaştırdığını ifade etti. Örneğin; bir heyelan sonrasında yerlerinden edilen mağdurlar, uzun vadeli konut istikrarsızlığı ve istismarcı bir partnere mali bağımlılıkla karşı karşıya kalabiliyorlar. Stöckl, “Bir şekilde unutuluyorlar ve işte o zaman durumlar gerçekten kötüleşiyor” dedi.