Azerbaycan’ın ev sahipliği yapacağı COP29 öncesinde Bonn kentinde ön müzakerelere iklim finansmanı damgasını vurdu. Tüm ülkeler iklim değişikliğinin sonuçlarına karşı hassas konumda bulunan ülkelere yardımın artırılması gerektiğini kabul ederken, finansal yardımın miktarı konusundaki görüşmeler çıkmazda. Finansmanı şu anda sağlayan ülkeler ise listeye Çin ve zengin Ortadoğu ülkelerinin de dahil edilmesini talep ediyor…
BM İklim Zirvesi’ne sadece beş ay kalmışken, ülkeler yoksul dünyanın iklim değişikliğiyle mücadele için gereksinim duyduğu parasal yardımın miktarı konusunda hâlâ anlaşabilmiş değil. Kararın Kasım ayında yaklaşık 200 ülkenin katılımıyla Azerbaycan’da düzenlenecek COP29’a damga vurması beklenirken, yeni hedef, zengin ülkelerin iklim finansmanı için 2020’de taahhüt ettiği ancak iki yıllık gecikmeyle sağlayabildiği yıllık 100 milyar dolarlık yardımın yerini alacak.
COP29 öncesinde Almanya’nın Bonn kentinde gerçekleşen müzakerelerde anlamlı bir ilerleme kaydedilemediği gibi, tersine, iklim değişikliğiyle mücadele için finansal yardım yapması gereken dünyanın en büyük ekonomileri arasındaki fikir ayrılıkları da yaşandı.
“Para Ulusal Önceliklere Gidiyor”
İklim değişikliği nedeniyle hassas konumda bulunan ulusların temsilcileri ise, zengin ulusların iklim finansmanı ödemesinde geç kalırken, savaş için askeri kaynaklara ya da karbon üreticisi enerji kaynaklarını sübvanse etmeye milyarlarca dolar harcamaktan kaçınmadığına vurgu yaptı. Nitekim Küçük Ada Devletleri İttifakı müzakerecisi Michai Robertson, “Görünen o ki, para dediğin ‘gerçek’ ulusal öncelik neyse oraya kullanılıyor ve bunu görmek acı verici” yorumunda bulundu.
Ülkesi daha fazla finansal destek almadığı sürece karbon emisyonlarında kesintiye gitmekte zorlanan gelişmekte olan ülkelerden biri olan Güney Afrika iklim müzakerecisi Pemy Gasela da, “Finansal destek olmadan nasıl ilerleme kaydedeceksin?” diyerek şikâyetini dile getirdi.
Nitekim bir önceki hedefin gecikmiş olması da zengin ülkeler ile gelişmekte olanlar arasında güven kaybına neden olmuş durumda. Bir yandan 100 milyar dolarlık yardımın çok az olduğu konusunda hemfikirken, BM iklim şefinin şubat ayında dünyanın iklim hedeflerine ulaşması için yıllık 2,4 trilyon dolarlık yatırıma ihtiyacı olduğuna dair açıklaması üzerinde anlaşmaya çok düşük bir ihtimal veriliyor. Henüz ne AB’den ne de ABD’den yardım miktarına yönelik bir teklif gelmezken 100 milyar dolarlık finansmanın aşılması gerektiği konusunda iki taraf da hemfikir.
Öte yandan görüşmelere katılan bazı diplomatlar ise Kasım ayında gerçekleşecek ABD başkanlık seçimlerinde Donald Trump’ın Beyaz Saray’a geri dönme çabası için “müzakere odalarındaki fil” benzetmesinde bulundu. Müzakereciler, Başkanlığı sırasında dünyanın en büyük ekonomisini Paris Anlaşması’ndan çeken Trump yönetiminin, olası geri dönüşüyle ABD’nin iklim finansmanını engelleyeceği, yıllık ödemenin ABD olmayınca diğer zengin ülkelere mali yük olarak bineceği yönünde kaygı taşıdıklarını dile getiriyor.
Yeni Teklifler Sunuldu
Tüm bu yaşananların yanı sıra Bonn’daki görüşmelerde bazı ülkeler tekliflerini sundu. Hindistan ile aralarında Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ın da bulunduğu Arap ülkelerinden oluşan bir grup, iklim değişikliğinin sonuçları giderek daha kötü bir hal alırken daha yoksul ülkelerin artan ihtiyaçlarını göz önüne alarak, iklim finansı hedefinin yıllık 1 triyon doları aşması gerektiğini savundu. Arap ülkeleri bu miktarın 441 milyar dolarlık kısmının zengin ülkeler tarafından garanti edilmesini, geri kalanın da dış kaynaklardan sağlanarak yıllık 1.1 trilyon dolarlık bir finansman sağlanmasını teklif etti.
Küçük ada devletleri ise hedefe ulaşmak için daha katı kurallar getirilmesinin gerekliliğini vurgulayarak, hâlihazırda borç batağındaki yoksul ülkelerin sırtındaki yükün artmaması için %1’in üzerine çıkan kredilerin engellenmesini teklif etti. OECD verilerine göre gelişmiş ülkelerin sağladığı kamusal iklim finansmanının çoğu kredilerden oluşuyor.
Liste Tartışması
Bonn’daki görüşmelerde finansmanı kimin karşılayacağı konusunda da fikir ayrılığı oluştu. Şu anda BM iklim finansmanını, uzun süredir sanayileşmiş 24’e yakın ülke karşılıyor. Ancak 1992’deki iklim finansmanı toplantısında belirlenen bu liste hazırlandığı sırada örneğin Çin’in ekonomisi İtalya’dan bile küçüktü. AB, dünyanın en büyük karbon üreticisi ve dünyanın en büyük 2. ekonomisi konumundaki Çin ile Ortadoğu’da kişi başına milli geliri çok yüksek olan ülkelerin de bu listeye dahil edilmesini istiyor. Ayrıca ABD de ülke sayısını artırmayı tartışmaya açmış durumda. Ancak Arap ülkeleriyle Çin bu fikre sıcak bakmazken, Pekin yönetimi BM iklim anlaşması altında Çin’in “gelişmekte olan ülke” konumunu koruması gerektiğinde ısrar ediyor. Çin müzakerecisi Bonn’da diğer diplomatlara yönelik konuşmasında, “Bizler, gelişmekte olan ülkeler, dünyayı kurtarmak adına elimizden geleni yaparken, sizin sorumluluğunuzun bir parçası olma gibi bir niyetimiz yok” dedi.