Deniz kaplumbağalarının sıcaklıktan doğrudan etkilenen türler arasında olduğundan bahseden Dr. Sözbilen, sıcaklığın en büyük etkisinin ise yavruların cinsiyetinin belirlenmesinde görüldüğünü aktardı. Kumsallardaki yuva sıcaklıklarının yükseldiğini vurgulayan bilim insanı, bunun da deniz kaplumbağalarında dişi popülasyonun artmasına neden olduğunu söyledi.
Deniz Kaplumbağaları Araştırma Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi (DEKAMER) Yönetim Kurulu Üyesi ve Pamukkale Üniversitesi Acıpayam Meslek Yüksek Okulu Veterinerlik Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Doğan Sözbilen, küresel ısınmayla kumsallardaki yuva sıcaklıklarının yükseldiğini, bunun da deniz kaplumbağalarında dişi popülasyonun artmasına neden olduğunu söyledi.
İklim değişikliği ve küresel ısınmanın deniz kaplumbağalarına etkilerine ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Sözbilen, bu türün doğduktan 20-25 yıl sonra erginliğe ulaştığını, dişilerin yumurtlamak için doğdukları kumsala geri döndüğünü belirtti.
Sözbilen, dünyada sıcak ve tropik bölgelerde yaşayan 7 tür deniz kaplumbağası olduğu, Türkiye’de ise Akdeniz sahillerinde caretta caretta (iribaşlı deniz kaplumbağası) ve chelonia mydas (yeşil deniz kaplumbağası) türlerinin yuva yaptığı bilgisini paylaştı.
Türkiye’nin söz konusu iki tür için önemli bir bölge olduğunu vurgulayan Sözbilen, “Caretta carettanın Akdeniz’de en fazla yuva yaptığı ülkeler Türkiye ve Yunanistan. Yeşil deniz kaplumbağası yuvalamasının ise %80’e yakını Türkiye’de. Sahillerimizde caretta carettanın 5 binin üzerinde, yeşil deniz kaplumbağasının ise 2 binin üzerinde yuvası bulunuyor. Akdeniz’in tamamında 7 ila 8 bin ergin dişi caretta caretta, 2 bin de ergin dişi yeşil deniz kaplumbağası bulunduğu tahmin ediliyor. Bazı bölgelerde son 10 yıl içinde yuva sayılarının yüzde 50 kadar arttığını görüyoruz” dedi.
Sözbilen, Akdeniz’de popülasyonlarındaki artışlar sayesinde caretta carettaların Uluslararası Doğayı Koruma Birliği’nin (IUCN) kırmızı listesindeki “tehdit altındaki tür” statüsünden 2015’te çıktığını, yeşil deniz kaplumbağalarının ise geçen yıl yapılan son değerlendirmede, “tehlike altında” kategorisinden, “tehlike altına girebilir” statüsüne alındığını aktardı.
Deniz Anası Popülasyonunu Dengeliyor
Deniz kaplumbağalarının, hem denizlerin hem de kıyı ekosisteminin sağlığı için önemli ekolojik rolleri olduğunu ifade eden Sözbilen, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
“Kıyı ekosisteminin önemli bir parçası olan kumsallar besin açısından fakir alanlar. Deniz kaplumbağaları buralara yumurtlayarak kumsalı paylaşan bitki ve hayvan türleri için besin kaynağı oluşturuyor. Otçul olan yeşil deniz kaplumbağası deniz çayırlarıyla besleniyor ve bir bahçıvan gibi denizdeki bitkilerin çok fazla uzamasını engelleyerek bakımını sağlıyor. Böylece yeni sürgünler oluşturarak karbon tutulumuna dolaylı katkı sağlıyorlar. Caretta caretta denizdeki kabuklular, sünger ve mercanlar üzerinde beslenirken zemine yapışık yaşayan canlıların denizde yayılmasına yardımcı oluyor.”
Deniz kaplumbağalarının deniz analarını yiyerek beslendiklerini anlatan Sözbilen, böylece deniz anası popülasyonunu dengeleme görevi gördüklerini belirtti.
Kirliliğin Akdeniz için büyük bir problem olduğunu işaret eden Sözbilen, “Akdeniz’de 2017-2022 arasında ölü ya da yaralı olarak kıyıya vurmuş deniz kaplumbağalarının sindirim sistemlerinde %80’lerin üzerinde hatta bazı bölgelerde %100 diyebileceğimiz bir kirlilik ölçtük. Türkiye’de bu oran %35 civarında ancak bizim çalışma yaptığımız bölgeler nispeten temiz alanlar. Doğu Akdeniz’de bu oranların arttığını görüyoruz. Plastikler, deniz kaplumbağalarının sindirim sistemlerinin bloke olmasına, uzun ve acılı bir ölümle karşılaşmalarına yol açabiliyor. Büyük parçalar yüzgeçlerine dolanıyor ve besinsiz, takatsiz kalmalarına neden oluyor” diye konuştu.
“Cinsiyet Belirlenmesi Çevresel Etkilerle Belli Oluyor”
Deniz kaplumbağalarının sıcaklıktan doğrudan etkilenen türler arasında olduğundan bahseden Sözbilen, sıcaklığın en büyük etkisinin ise yavruların cinsiyetinin belirlenmesinde görüldüğünü bildirerek şunları söyledi:
“Yumurtalarını kuma bıraktıklarında yavrunun cinsiyeti belli olmuyor, cinsiyet belirlenmesi genetik değil, çevresel etkilerle belli oluyor. Kumsaldaki yuva sıcaklığı 29 derece olduğu zaman yuvadaki yavruların yarısı dişi, yarısı erkek oluyor. Bunun üzerindeki sıcaklıkta dişi sayısı, altındaki sıcaklıkta ise erkek sayısı artıyor. Sıcaklıklar arttığı ve artış trendi devam ettiğinde dişi popülasyonun artması problemiyle karşı karşıya kalıyoruz. Ayrıca 33-34 derece sıcaklıklara gelindiğinde embriyo ölümleri başlıyor.”
Sözbilen, sıcaklık artışları nedeniyle deniz kaplumbağalarının yaşam alanı olarak daha serin yerler arayacaklarını ve daha serin zamanlarda üreyeceklerini belirtti.
Üreme Stratejisi Değişiyor
Deniz kaplumbağalarının yuvalamalarının bölgeleri dışında artmaya başladığına dikkati çeken Sözbilen, caretta carettaların, Türkiye’deki en kuzey resmi yuvalama alanları Dalyan-Ekincik bölgesi olmasına karşın son 10 yılda Çanakkale sahillerinde, Doğu Akdeniz’de yuvalayan yeşil deniz kaplumbağalarının ise Fethiye ve Dalyan gibi yeni alanlarda yuvalamalarının görülmeye başlandığını dile getirdi.
İklim değişikliğinin deniz kaplumbağalarını çok ciddi şekilde etkileyeceği öngörüsünde bulunan Sözbilen, sözlerini şöyle tamamladı:
“Yaptığımız çalışmalarda ve çeşitli projeksiyonlarda 2100 yılına kadar deniz kaplumbağalarının mevcut üreme stratejisinde iklim değişikliğiyle baş edemeyeceğini gördük. Üreme zamanlarını daha serin dönemlere çekmelerinin de bir etkisi olamayacak. Normalde tür Türkiye’de mayısın ortasında yumurtlamaya başlar ve temmuz sonu, ağustos başına kadar devam eder. Bu dönem, hava sıcaklıklarındaki artışla birlikte şu anda Türkiye’de bazı bölgelerde 3 hafta öne gelmiş durumda. Uluslararası bir ekiple 2023 yılında yayımlanan çalışmamızda dünyada yuvalama zamanı kaymasının uzun vadede 180 güne kadar çıkabileceğini ancak bu değişikliklerin tek başına yeterli olmayacağını tespit ettik.”