Yeni bir çalışma, sıcak hava dalgaları gibi bazı aşırı hava olaylarının iklim değişikliği ile bağlantısının dünya çapında açık ve net olduğunu ortaya koydu.
IOP Publishing tarafından yayımlanan yeni bir akademik dergi olan Environmental Research: Climate, ilk sayısında yeni bir çalışmaya dikkat çekiyor: Bilimsel ilişkilendirme çalışmaları, aşırı hava koşullarının ve insan kaynaklı iklim değişikliğinin etkileri arasında bağlantı kurmada büyük ilerlemelere yol açtı; ancak yayımlanan araştırmalardaki büyük boşluklar, iklim değişikliğinin zararlarını hâlâ tam olarak ortaya koymuyor.
Oxford Üniversitesi, Imperial College London ve Victoria University of Wellington’dan araştırmacılar, beş farklı aşırı hava olayı türünün etkilerini ve bu zarar verici olayların ne dereceye kadar insan kaynaklı iklim değişikliğine atfedilebileceğini incelediler.
Bunu yapmak amacıyla, iklim değişikliğinin belirli hava olaylarında oynadığı rolü belirlemek için hava durumu gözlemlerinin ve iklim modellerinin kullanıldığı, en son Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporlarından ve sayısı hızla artan ilişkilendirme çalışmalarından elde edilen bilgileri birleştirdiler.
Sıcak hava dalgaları gibi bazı aşırı hava olaylarının, iklim değişikliği ile bağlantısının dünya çapında açık ve net olduğunu ve etkilerin kapsamının sigortacılar, ekonomistler ve hükümetler tarafından muhtemelen hafife alındığını buldular. Makale, tropikal siklonlar gibi diğer aşırı hava olayları için, bölgeler arasında önemli farklılıklar olduğunu ve iklim değişikliğinin her olayda oynadığı rolün sıcak hava dalgalarından daha değişken olduğunu gösteriyor.
University of Oxford’dan çalışmanın başyazarı Ben Clarke, “Sıcak hava dalgaları, kuraklık ve yoğun yağışlar gibi daha aşırı ve yoğun hava olaylarının artışı, son yıllarda çarpıcı bir şekilde artarak tüm dünyadaki insanları etkiledi. İklim değişikliğinin bu olaylarda oynadığı rolü anlamak, onlara daha iyi hazırlanmamıza yardımcı olabilir. Aynı zamanda karbon emisyonlarının hayatımızdaki gerçek maliyetini belirlememize de olanak tanıyor” dedi.
“Afet Boyutundaki Yangınlar için Hazırlıklı Olmalıyız”
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Prof. Dr. Murat Türkeş, Türkiye’de iklim değişikliğine bağlı sıcak hava olayları ve yangınlar hakkında bilgi verirken şu bilgiler paylaştı: “Giderek şiddet ve sıklığı artan sıcak hava dalgaları, kuraklıklar, toprak neminin hızla azalması, bitki örtüsünün yangına daha elverişli hale gelmesi gibi küresel ısınma ve iklim değişikliği koşullarının bu yılda etkili olmasının öngörüldüğü bir durumda, klimatolojik ve meteorolojik olarak 2022 yangın mevsimine giriyoruz. Genel olarak Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde hızla artan hava sıcaklıkları, görece kurak koşullar ve fönlü hava durumu tipi, çıkabilecek herhangi bir yangının özellikle Doğu Akdeniz bölümü ile Güneydoğu Anadolu’da Güneydoğu Toroslarının çalılık ve/ya da ibreli orman alanlarında denetimi zor büyük orman yangınlarına dönüşme olasılığını artırmaktadır. Artık, her gün bu bölgelerde çıkabilecek herhangi bir yangının etkileri açısından afet boyutunda büyük yangınlara dönüşebileceği gerçeğiyle, 7 gün ve 24 saat çok dikkatli ve alarm durumunda olma zamanıdır.”
Çalışmada, 2000-2020 yılları arasında iklim değişikliğine bağlı afetlerin kayıp ve hasarları hakkında da rakamlar sunuluyor. Makalede, iklim değişikliği kaynaklı orman yangınlarının küresel ölçekte 3,38 milyon kişiyi etkilediği ve 94,3 milyar dolar hasara sebep olduğu belirtiliyor.
Yazarlar, iklim değişikliğinin etkilerinin daha güçlü hissedildiği düşük ve orta gelirli ülkelerden daha fazla veriye acilen ihtiyaç olduğunu belirtiyorlar. Ulusal hava durumu verileri kamuya açık olmadığında bu etkilerle ilgili araştırmalar engelleniyor. Örnekler arasında, yolsuzluğun hava durumu raporlama tesislerine fon sağlamayı reddettiği ve büyük veri boşluklarına yol açan Güney Afrika; istikrarsız rejim değişikliklerinin ölçümleri aksattığı kuraklığa eğilimli Somali; ve hava durumu verilerinin yalnızca yüksek bir ücret karşılığında elde edilebildiği ve bu nedenle genellikle kamusal araştırmaların yapılamadığı Polonya yer alıyor.
Çalışmanın eş yazarı Imperial College London, Grantham İklim Değişikliği ve Çevre Ensitüsü’nden Dr Friederike Otto, “İklim değişikliğinin bugün sahip olduğu etkilere ilişkin kapsamlı bir genel bakışa veya ayrıntılı envantere sahip değiliz” derken sözlerine şu şekilde devam etti: “Ancak böyle bir envanter oluşturmak için araçlara ve gelişmiş bir anlayışa sahibiz, ama kanıtların eksik olduğu alanlarda anlama yetimizi geliştirmek için bunların dünya çapında daha eşit bir şekilde uygulanması gerekiyor. Aksi takdirde, ülkelerin kısıtlı fonları en iyi şekilde kullanmasını ve insanların güvenli bir şekilde yaşama ve değişen iklime uyum sağlama şanslarını artırmasını sağlayacak bilgiyi sınırlıyoruz.”