Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, dizel ve benzinli motorlara sahip olan araçların 2035 yılında satışını engelleyecek olan kararı imzaladı.
Wall Street Journal’in haberine göre Kaliforniya Valisi tarafından imzalanan bu karar, elektrikli otomobil satışlarını ve teknolojilerini desteklemek için iddialı bir girişim. Vali, Kaliforniya’daki karbon kirliliğinin yarısından fazlasından ulaşım araçlarının sorumlu olduğunu da söyledi.
IHS Markit’in kayıtlarına göre geçen yıl Amerika’da trafiğe kayıt edilen araçların %11’i Kaliforniya’daydı. Kaliforniya alınan karar göz önünde bulundurulduğunda ABD genelinde böyle bir hedefe ulaşan ilk eyalet pozisyonunda. Uluslararası Temiz Ulaşım Konseyi’ne göre aralarında Fransa, İngiltere ve Almanya’nın da bulunduğu 17 ülke, içten yanmalı motora sahip olan araçların aşamalı olarak satışlarının durdurulması hedeflerini benimsedi.
IHS Markit’in verdiği bilgilere göre Temmuz ayı boyunca Kaliforniya’da trafiğe kaydı yapılan araçların %6.2’sı elektrik motorlu ve bu da ABD genelinde %1.6 anlamına geliyor. Vali Newton, “Eş zamanlı krizlerle karşılaştık ama bunlardan hiçbiri küresel ısınma kadar güçlü değil. Bugün atılan bu adım krizi doğrudan ele almak ve soruna karşı cesur davranmak için bir strateji” dedi.
Ağır Ticari Araçlar İçin 2045…
Valinin imzaladığı karar; kamyon, inşaat araçları gibi ağır ticari araçların, “mümkün olduğunda” 2045 yılına kadar sıfır emisyona sahip olması gerektiğini söylüyor. Vali Newsom, iklim değişikliğinin en büyük etkisinin geçtiğimiz ay ülkeyi kasıp kavuran, tarihsel olarak feci nitelendirilen yangınların temel sebebi olduğunu söyledi.
Ford Motor Company’den bir sözcü, “İklim değişikliğini ele almak için acil önlem almak için hem fikiriz. İlerlemenin sağlıklı ve hızlı bir biçimde gerçekleşmesi için devlet ve özel halk olarak bir arada çalışılmalı” açıklamasını yaptı. Vali Newsom, bu kararın mevcut içten yanmalı motorlu araçları değil yeni araç satışlarını etkileyeceğini de belirtti.
Kaliforniya’da kararın vali tarafından imzalanmasıyla birlikte fosil yakıtlı araçların satışlarına engel geliyor. 2035 yılından itibaren ise bu karar fosil yakıtlı yeni araçların satışlarını tamamen engelleyecek.
Kaliforniya Otomobil Satıcıları Derneği Başkanı Brian Maas, “Vali Newsom’un iklim değişikliğiyle alakalı mücadelesine saygı duyuyorum ancak kamusal şarj altyapısını büyük ölçüde genişletme ve sıfır emisyonlu araçların maliyetleri düşürme gibi ihtiyaçların da dahil olduğu endişelerimiz var” dedi. Maas, bu eyalette sadece zenginlerin yaşamadığını belirtti. Ayrıca yasama onayı olmadan böyle bir yürütme eyleminin yapılmasından “çok rahatsız olduğunu ve Kaliforniyalıların bu önemli konuda doğrudan söz hakkından mahrum bırakıldığını” da söyledi.
Bölgenin Yeni Bir Şarj Altyapısına İhtiyacı Var
İçten yanmalı motorlu araçlardan elektrikli araçlara geçiş eyalet çapında yeni bir şarj altyapısı gerektiriyor. Eyaletteki binlerce benzin istasyonunun işleyişini bu durum direkt olarak etkileyecek. Bölgede mevcut olan elektrik şebekesi ciddi bir revizyona ihtiyaç duyacak. Eyaletin elektrik şebekesi geçen az bir sıcak hava dalgası sırasında 2 gün süren kesintiler yaşamıştı. Ayrıca eyaletin büyük kamu hizmetleri, rüzgarlı günlerde elektrik hatlarının orman yangınlarına açmaması için elektrik hatlarını rutin olarak kapatıyor.
Elektrikli araçlar her ne kadar sıfır emisyonlu olsalar da ihtiyaçları olan enerjiyi kazanmaları için ülkeler ve şehirler emisyon değeri yüksek olan elektrik santrallarına ihtiyaç duyuyorlar. Kaliforniya son yıllarda daha fazla rüzgar, güneş, jeotermal ve diğer yenilenebilir kaynakları kullanmak için adımlar attı. Eyalet 2017 yılında seragazı emisyonlarını 2030’a kadar en az %40 ve 2050’ye kadar %80 azaltmak için bir yasa kabul etti.
Norveç 2017 yılında, 2025 yılından itibaren binek ve hafif ticari araçların sıfır emisyonlu olmasını sağlayacak. Fransa ise bu hedefi 2040 yılında içten yanmalı motorlu araçların satışını engelleyerek yapmayı planlıyor. Birleşik Krallık ise içten yanmalı motorlu araçların satışlarının engellenmesi için 2040 yılını hedefliyor. Ayrıca Kanada da 2040 yılında Birleşik Krallık’a benzer bir hedef belirlemiş durumda.
