Carbon Tracker tarafından, Mart 2020’de yayınlanan bir raporda, dünya genelindeki kömür santrallarının %60’ından fazlasının bugün rüzgâr veya güneş santralları inşa ederek sağlayabileceğinden daha pahalı elektrik ürettiğini tespit etti.
Derleyen: Elif Baknalı
2000 yılından bu yana dünyada, Çin ve Hindistan’ın aşırı büyümesi sonucu kömür yakıtlı enerji santrallarının kapasitesinin 2.045 GW’a çıkmasıyla birlikte toplam kapasitenin yaklaşık iki katına ulaştığı görülüyor. Mevcut kapasitenin dışında inşaat halindeki kapasite 200 GW ve buna ek olarak planlanan kapasite ise 300 GW olarak belirtiliyor. Ancak büyüme oranı çarpıcı bir şekilde yavaşlıyor ve özellikle 2018 yılındaki 20GW’lık net artışa bakacak olursak son yıllardaki en düşük artış olduğunu söylemek mümkün.
Daha yakın zamanda, AB ve ABD genelinde 268 GW’lık kömürlü termik santral kapasitenin kapandığı biliniyor. İnşa edilen yeni tesislerin sayısında gözlenen yavaşlama ile birlikte de dünya çapında faaliyet gösteren santralların sayısının 2018’de ilk kez düştüğü anlamına geliyor. Ayrıca 213 GW’lık kapasitenin daha kapatılacağı ve mevcut kapasitenin %5’inden sorumlu olan 19 ülkenin, İngiltere ve Kanada’nın kurucu ortaklığıyla oluşturulan “Kömür Sonrası Enerji Küresel İttifakı” kapsamında kömürü aşamalı olarak kaldıracağı duyuruldu.
Global Energy Monitor (GEM), 2010-2019 yılları arasında planlanan kapasitenin sadece % 35’inin inşa edildiğini veya inşaatına başladığını (993 GW), 1.815 GW’lık kapasitenin ise iptal edildiğini veya rafa kaldırıldığına dikkat çekiyor.
İklim Haber'i Telegram'da Takip Edin!İklim Haber'i Linkedin'de Takip Edin!
2000- 2019 yılları arasında kömürde gerçekleşen artışın nedeni olarak ekonomik büyümeyi hızlandıracak ucuz elektrik vaadi olduğu düşünülüyor. Ancak araştırma merkezi olan Carbon Tracker’ın yakın zamanda yayınlanan analizine göre, kömür artık dünyadaki tüm büyük pazarlarda yenilenebilir kaynaklardan daha pahalı.
Mart 2020’de yayınlanan bir raporda, dünya genelindeki kömür santrallarının %60’ından fazlasının bugün rüzgâr veya güneş santralları inşa ederek sağlayabileceğinden daha pahalı elektrik ürettiğini tespit etti. 2030 yılına kadar da dünyanın büyük pazarlarındaki tesislerin %100’ünü kapsayacağını belirtiyor. Bu, 2017’de Bloomberg New Energy Finance kurucusu Michael Liebreich tarafından öngörülen kömür için “kritik eşik” noktasını işaret ediyor.
Kömür, en yüksek paya sahip olarak dünya elektriğinin yaklaşık %40’ını üretmektedir. 2000 yılında kömür gücünü kullanan ülke sayısı 66 iken şu anda bu sayının 80’e ulaştığı görülüyor ve 13 ülkenin daha bu kulübe katılmayı planladığı biliniyor. En dikkat çeken ülkeler ise Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri. 2000 yılından bu yana, 15 ülke ilk kez kapasitelerine kömürü ekledi ve sadece bir ülke – Belçika – kömürden elektrik üretimini aşamalı olarak durdurdu.
Mevcut tesislerden kaynaklanan CO2 emisyonları, 2Co sınırını ihlal etmeye yetiyor. Daha iddialı olan 1.5C sınırı içinse dünya genelinde kömür kullanımının bu on yılda yaklaşık % 80 düşmesi gerekecek. Bu durum, dünyadaki tüm kömür santrallarının kapanmasına eşdeğer.
BM genel sekreteri António Guterres, yeni kömür santralı gelişimine son verilmesi çağrısında bulunuyor. Ancak gazete manşetleri ve enerji projeksiyonları kömür büyümesinin durmayacağını gösteriyor.
Uluslararası Enerji Ajansı, küresel ölçekte kömür yatırımlarının zirve yaptığını ve şimdilerde çarpıcı bir yavaşlamada olduğunu söylüyor. Bir yandan da, kapatılan kömürlü termik santral kapasiteleri tarihsel olarak görülmemiş seviyelerde seyrederken, rakamlara baktığımızda 2019 yılı 34 GW ile 2015’in (37 GW) ve 2018’in (35 GW) arkasından üçüncü sırada yer alıyor.
GEM, 2018 durum raporunda dünya genelinde kömür kapasitesinin 2022 yılına kadar kısa bir sürede zirveye çıkabileceğini tahmin etti. Başta Çin olmak üzere başka ülkelerde de daha küçük, daha eski ve daha az verimli santralların kapatıldığı ve bunların yerini daha büyük ve verimli modellerin aldığını ortaya koyuyor.
Emisyonları Etkileyen Faktörler
Uluslararası Enerji Ajansı ve Carbon Brief analizinden elde edilen veriler, santral kapasitesinin artmaya devam etmesine rağmen, kömürden kaynaklanan CO2 emisyonlarının azaldığını göstermektedir. 2014-2019 yılları arasında kömür yakıtlı santralların üretim kapasitesinin %1,4 artmasına rağmen kömürden kaynaklı CO2 emisyonları sabit kaldı.
Kömür kapasitesi artmaya devam ettiğinden beri, mevcut kömür santralları daha az çalışma saatiyle dikkat çekiyor. Ortalama olarak, 2019 yılında dünya genelinde kömür santralları % 53.5’lik bir yük faktörü ile yaklaşık yarı yarıya çalışıyordu. ABD (%49), AB (%37), Çin (%49) ve Hindistan’da (%57) bu eğilim aynı şekilde görüldü.
Çalışma saatleri dışında, kapasite ile CO2 emisyonu arasındaki ilişkiyi etkileyen başka faktörler de bulunuyor. Bu faktörler arasında her bir tesisin kullandığı kömür türü ve yanma teknolojisi yer alıyor.
Düşük kaliteli linyit yakan tesisler, üretilen gigawatt saat (GWh) elektrik başına 1.200 ton CO2 yayabilir, bitümlü kömürler ile birlikte bu miktar 1.000 tCO2 / GWh’nin altına düşebilir.
Yanma teknolojisine göre de daha az verimli kritik-altı birimlerden, kazanı daha yüksek basınçlarda çalıştırarak verimliliği artıran süper kritik ve ultra süper kritik sistemlerle de değişmektedir. En eski ve en az verimli kritik-altı birimler kömürdeki enerjinin % 35’inden daha azını elektriğe dönüştürebilir. Kömür endüstrisinin bazı bölümleri, ultra süper kritik santrallar, “yüksek verimli ve düşük emisyonlu” olarak adlandırmaktadır.
Bununla birlikte, Dünya Kömür Birliği’ne göre yüksek verimli ve düşük emisyonlu kömür santralları bile yaklaşık 800 tCO2 / GWh yaymaktadır. Bu emisyon miktarı, gaz yakıtlı elektrik santrallarının kabaca iki katıdır. Uluslararası Enerji Ajansı, karbon yakalama ve depolama (CCS) teknolojileri kullanılsa bile 2C0 senaryo hedefinin tutturulma şansının çok az olduğunu belirtiyor.
Hava kirliliği önlemek için getirilen kısıtlamalar, AB’den Hindistan’a ve Endonezya’ya kadar birçok ülkede kömür santralı maliyetlerini arttırmaya başlıyor. İşletmeciler, daha yüksek emisyon standartlarını karşılamak için teknoloji yatırımı yapmak durumunda ya da kirleticiliği yüksek olan tesislerini tamamen kapatmak durumunda kalacaklar.
Çin
2000’den bu yana en köklü ve geniş kapsamlı değişiklikler Çin’de meydana geldi. Kömür filosu 2000-2019 yılları arasında beş kat büyüyerek 1.005 GW’a ulaştı.
Çin, dünyanın en büyük CO2 yayıcısı olarak kabul ediliyor ve her yıl tüketilen kömürün yarısı Çin tarafından kullanılıyor. Bu nedenle gelecekteki yolu, iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik küresel çabalar için ekstra önem kazanıyor.
Endüstriyel faaliyetler ve kömür kullanımı, 2018 yılına kadar yapılan teşvik harcamalarıyla desteklendi. 2019 yılında genel elektrik talebi büyümesi yavaşladı ve bu artış çoğunlukla düşük karbonlu kaynaklarla karşılandı, yani kömür kullanımı sabitlendi. 2020 yılının ilk birkaç ayında ise bilindiği üzere Çin genelindeki koronavirüs salgını ve bunu izleyen karantinalar, kömür üretimini son yılların en düşük seviyesine düşürdü. Uzun vadeye bakıldığında, asıl soru krize karşı alınacak olan hükümet teşviği ile ilgili kararlar olacaktır.
Bu sırada, Çin’in 2021-2025 yılları için 14. beş yıllık planı kapsamında yüzlerce yeni kömür santralının kurulmasına izin verilip verilmeyeceği konusunda ateşli bir tartışma yaşanıyor. Çin’in iklim hedefleri ile çelişecek olsa da enerji sektöründen gelen güçlü çıkarlar nedeniyle daha yüksek kömür hedefleri için devlet baskı altına alınmaya çalışılıyor.
Hindistan
2000 yılından bu yana dünya genelinde ikinci en büyük artış, 229 GW kapasiteyle üç katından fazla katlandığı Hindistan’da. Hükümetin Ulusal Elektrik Planına göre Hindistan’da kapasite 2027 yılına kadar 238GW mertebelerine ulaşmaya devam edecek.
Uluslararası Enerji Ajansı ise Hindistan’da kapasitenin artışı için yaptığı tahminlerini önemli ölçüde azalttığını belirtiyor. Bunun nedeni olarak elektrik talebinin beklenenden daha yavaş artması ve yenilenebilir enerji maliyetlerinin düşmesi olarak açıklıyor. Yeni Delhi’deki Enerji ve Doğal Kaynaklar Enstitüsü’nün 2019 raporuna göre, ekonomik açıdan, yenilenebilir enerji kaynaklarının mevcut kömürün yerini almasının mantıklı olacağını belirtiyor. Wood Mackenzie ise ülkede güneşin kömürden %14 daha ucuz olduğunu öne sürüyor.
Başbakan Narendra Modi yenilenebilirde büyüme için daha da iddialı hedefler açıkladı. Yeni kömür kapasitesi için daha sert sınırlandırmalar uygulayacaklarını belirtiyor.
Global Energy Monitor’e göre, Hindistan’da sadece 2019’da 47GW planlanan kömür kapasitesi iptal edildi. Ülkede şu anda geliştirilmekte olan 66 GW yeni kömür kapasitesi bulunmakta. Bu rakamla birlikte 2015 yılında gerçekleşen 311GW’lık kapasitelere oranla %80 düşüş yaşandığı görülüyor.
ABD
2010 yılından bu yana ABD kömür yakıtlı santrallarının kapasitesini 105 GW azalttı ve Global Energy Monitor’e göre 71 GW daha da kapatılması planlanıyor. Bu durum 2000 yılındaki 327 GW’lık kapasitenin gelecekte 175GW’a düşerek yarıya çekileceğini gösteriyor. Öte yandan piyasa koşulları, gaz yakıtlı enerji santrallarını ve yenilenebilir enerji kaynaklarını desteklemeye devam etmektedir.
ABD’nin kömürden enerji üretimi 1975’ten bu yana ilk kez %18’lik rekor seviyeyle düştüğü, bu sonuçla birlikte fosil yakıttan üretilen elektriğin de yarıya düştüğü belirtildi.
Energy Innovation’ın Mart 2019 analizine göre, ABD’deki kömür santrallerinin yaklaşık %74’ünün işletme maliyetlerinin, yenilenebilir enerji santrallerinden daha yüksek işletme maliyetlerine sahip olduğu belirtiliyor.
AB
AB ve İngiltere’de de aynı şekilde kömür santrallerinin bir dalga halinde kapatıldığı görülüyor. Kömürün aşamalı olarak kaldırılması için yapılan planlara göre bölgede 50 GW’ın altına düşülerek, 2000 yılındaki kapasitesinin dörtte birine gerileyeceği hedefleniyor. Sadece 2019’da 8 GW olmak üzere 2010’dan beri toplam kapasitesi 66GW olan kömürlü termik santralı kapandı.
Kanada ile birlikte, Avrupa ülkeleri kömürü ortadan kaldırmak için küresel hedeflere öncülük etmektedir. İngiltere, Fransa, İtalya, Hollanda, Portekiz, Avusturya, İrlanda, Danimarka, İsveç, Finlandiya, Macaristan, Slovakya ve Yunanistan, 2030’dan önce kademeli bir şekilde kömürlü termik santrallarını kapatma sözü verdi. 44GW kurulu kapasitesiyle dünyanın en büyük kömürden enerji üreten beşinci ülkesi Almanya da, en geç 2038 yılına kadar aşamalı olarak santralları kaldırılacağını açıkladı.
Diğer Kilit Ülkeler
Güney Kore, Japonya, Vietnam, Endonezya, Bangladeş, Pakistan ve Filipinler dahil olmak üzere diğer Asya ülkeleri, 2000 yılından bu yana kömürden yapılan elektrik üretim kapasitesini ikiye katlayarak 2019’da 202GW’a ulaştırdı. Yoksul ülkelerdeki projelerin çoğu Çin, Japonya ve Güney Kore tarafından ya finanse ediliyor ya da inşa ediliyor. Araştırmacılar, Asya’yı kömür santrallarındaki hızla gelişen büyüme nedeniyle kilit risk olarak görüyor.
Japonya’nın yakın zamanda Paris İklim Anlaşması doğrultusunda güncellediği teminatlar arasında yakıt olarak kömürden söz etmediği ve 9GW’lık kapasitenin de hala yapım aşamasında olduğu görülüyor. Ancak, Çevre Bakanlığı Mart 2019’da ilkesel olarak yeni kömür santrallarına yaptırım yapmayacağını açıkladı. 2016 başında planlanan yeni tesislerin üçte birinden fazlası ya iptal edildi ya da rafa kaldırıldı.
Vietnam, 9 GW’nın hâlihazırda inşa edildiği, toplam 31 GW yeni kapasitenin kurulmasını içeren dünyanın en büyük beşinci kömür planına sahip. Dünya Kaynakları Enstitüsü enerji genel müdür yardımcısı Alex Perera, “Yine de hükümet bu gidişatı değiştirmek için yenilenebilir enerjiye daha fazla yatırım yapıyor” diye belirtiyor ve ekliyor “Vietnam, temiz enerjiye anlamlı bir geçişi mümkün kılabilecek önemli koşulların bir kombinasyonunu ortaya koyuyor: devletin yenilenebilir enerji taahhütleri ve özel sektörün gittikçe daha katılaşan temiz enerji hedeflerine ulaşma konusundaki isteği”. Vietnam şu anda şebeke ölçeğinde Avustralya’dan daha büyük güneş enerjisi kapasitesine sahip.
Endonezya’da hükümet büyük bir kömür açılımı planlamaya devam ediyor. Ancak Reuters, 2020’nin başlarında ülkenin 11 GW’lık bazı eski kömür ve gaz yakıtlı elektrik tesislerini yenilenebilir enerjiyle değiştirmeyi planladığını bildirdi.
Türkiye’nin ayrıca kömürlü termik santrallarının kapasitesini genişletme konusunda önemli planları bulunuyor. Yine de planlanan 33 GW’lık yeni kömür santrallarının toplam 2 GW’ından daha azı şu anda yapım aşamasındadır.
Büyük planları olan bir başka ülke de kömürlü termik santralı ve yerli kömür yatakları bulunmayan Mısır’dır. Ancak 13 GW planlanan kapasitenin hiçbirinin planlama aşamalarının ötesine geçmediğini, izin sürecine geçilmediğini ve inşa edilmediğini ayrıca belirtmek gerekiyor.
Dünyanın en büyük 7. üretim kapasitesine sahip olan Güney Afrika’da ise toplam kapasitesi 5GW olan yeni santral inşaası devam ediyor. Ancak alışılmadık bir şekilde, Güney Afrika ağır sanayisi, kömürde büyümenin devam etmesine rağmen yenilenebilir enerjiyi tercih ediyor. Mart 2019’da, devlet enerji şirketi olan Eskom, tamamlanmamış iki büyük kömür santralını bırakmaya çalıştığını açıkladı.
Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.