;
Politika

AB’nin Taslak İklim Yasası, 2030 Hedefini Havada Bırakıyor

Avrupa Komisyonu’nun İklim Yasası, 4 Mart Çarşamba günü bütün AB ülkelerinin 2050 yılına kadar iklim nötr olacağını onaylayacak. Ancak, Kasım 2020’de Glaskow’da gerçekleşecek iklim zirvesine kadar, AB ülkelerinin 2030 yılı planlarını duyurması için az bir zaman var. 12 AB üye devleti ise hızlandırılmış bir zaman çizelgesi oluşturulması için baskı yapıyor.

Avrupa Birliği (AB) İklim Yasası’nın sızdırılmış metnine göre, seragazı emisyonlarının ciddi oranda azaltılması ve sonucunda ormanların, sulak alanların ve teknolojinin atmosferde kalan seragazlarını yüzyılın ortasına kadar yutabilmesi gerekiyor.

Euractiv’den Sam Morgan’ın haberine göre, metinde “AB yasası yönetimi kapsamında yer alan, AB ülkelerinin emisyonları ile seragazlarının atmosferden çekilmesi en geç 2050 yılında dengelenmeli. Bu tarihten sonra atmosferden çekilen seragazları, emisyonlardan fazla olmalı” ifadesi yer alıyor.

İklim Haber'i Telegram'da Takip Edin!İklim Haber'i Linkedin'de Takip Edin!

2050’ye kadar net sıfır emisyon hedefinin, yürütmenin kilit taşı olması amaçlanıyor. Ancak Komisyon bu hedefin ülke bazında olmaktan öte, AB kapsamında bir hedef olduğunu açıklığa kavuşturdu. Polonya gibi kömür enerjisine dayanan AB ülkelerine 2050’den daha ileri bir tarihte hedefe ulaşmaları için ek zaman tanınıyor. Finlandiya gibi ülkeler ise daha yakın bir gelecekte iklim nötr olacağının sinyallerini veriyor.

En son Aralık 2019 Brüksel’de gerçekleşen AB zirvesinde Polonya, 2050 net sıfır emisyon hedefini imzalamayı reddetmiş ve kömür enerjisine olan bağlılığı sebebiyle 2050 yılını çok erken bulmuştu. Avusturya, Finlandiya ve İsveç ise, 2050’den önce belirlenen hedefe ulaşacakları ve karbon yutak alanları olacakları taahhüdünde bulunmuştu.

Farklılaşmış Yaklaşım ve 2030 Hedefi

Bazı ülkelerin hedefe ulaşmak için daha fazla zamana ihtiyaç duymasını haklı bulan çevreciler, farklılaşmış yaklaşımı kabul ediyor. Greenpeace kampanyacısı Sebastian Mang, “Farklılaşmış yaklaşım, her ülkenin farklı başlangıç noktaları olduğunu ancak bitiş noktasının herkesle aynı olması gerektiğine işaret ediyor. 2050 hedefine ulaşma yarışı başlamak zorunda ve bu net bir 2030 hedefinin gerekliliği anlamına geliyor ” diyor.

Ancak İklim Yasası, 2030 için artırılmış bir AB emisyon hedefi teklifini içermiyor. Bunun yerine metin, mevcut %40 oranındaki azaltımı “iklim nötr hedefinin ışığında”, “Eylül 2020 itibarıyla, %50 ila %55 oranlarına çekmeyi” taahhüt ediyor.

Yenilenebilir enerjilere ve enerji verimliliği yönergelerine ilişkin mevzuatın kapsamlı bir incelemesinin Haziran 2021 tarihine kadar yapılması bekleniyor.

Bunun çok geç olduğunu belirten çevrecilerden bazıları iklim yasasını “iklim karşıtı”, “aldatıcı” ya da “içi boş” olarak değerlendiriyor.

Aynı zamanda ulusal bir baskı da söz konusu. Avusturya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, İtalya, Letonya, Lüksemburg, Hollanda, Portekiz, Slovenya, İspanya ve İsveç daha hızlı harekete geçilmesinden yana.

12 AB ülkesinin Salı günü (3 Mart) Avrupa Komiseri Frans Timmermans’a yolladığı mektupta, Eylül ayındaki AB-Çin Zirvesi ve Kasım ayındaki BM iklim zirvesinin dönüm noktaları olmasına atıfta bulunularak Komisyonun en geç Haziran ayına kadar bir 2030 hedefi teklifi sunması talep edildi.

12 iklim ve çevre bakanı tarafından ortaklaşa imzalanan mektupta, “AB daha iyi zamanlanmış Ulusal Katkı Beyanlarıyla (NDCs) bir örnek oluşturabilir ve aktörlerin hedeflerini artıracağı bir uluslararası harekete öncülük edebilir” deniliyor.

Ancak iklim yasasının taslağında, Komisyon’un devam eden etki değerlendirmesinin Paris Anlaşması kapsamında sunulması gereken 2030 yılına ait bütün ulusal enerji ve iklim planlarını dikkate alacağı ifadesi yer alıyor.

Bugün itibarıyla, 27 AB ülkesinden yalnızca 22’si planlarını sundu. Sunmayan üyeler arasında mektup imzacılarından Fransa, Lüksemburg ve İspanya da bulunuyor.

Paris Anlaşması’nın ilk beş yıllık döngüsünü içinde bulunduğumuz 2020 yılı başlatıyor ve bu yıl ülkelerin NDC’lerin hedeflerinin artırılması isteniyor. Norveç yakın zamanda taahhütlerini %40 indirim oranından %50-55’lere çıkardı.

AB’nin katkılarını artırabilmesi için üye devletlerin ve Avrupa Parlamentosu’nun ayrıntılı bir anlaşma hazırlaması gerekiyor. Yerli sermayeler 2030 hedefinin ne kadar katı olması gerektiği konusunda ayrışıyorken Avrupa Parlamento üyeleri azaltım konusunda %55’in altına düşmeyecekleri sinyalini verdi. Ancak bu şartlar altında böyle bir anlaşmanın hazırlanması biraz zaman alabilir.

Çekya ve Macaristan, masraflar üzerine bir etki değerlendirmesi yapılmadığı takdirde herhangi bir teklifi değerlendirmeye almayacaklarını açıkladı.

Timmermans, Eylül ayındaki Parlamento oturumunda “Kişisel olarak, böyle bir araştırmadan 2030 yılına kadar en az %55 oranı dışında bir sonuç çıkarsa son derece şaşırırım ama yine de araştırmayı yürütelim” dedi.

Komisyon hizmetleri yoğun hesaplamalar yapıyor ve EURACTIV’e göre iklim modellemesi, %55 oranında bir azaltım maliyetinin, yenilenebilir enerjilerin düşük maliyetleri ve diğer faktörlerden dolayı olağan maliyetlerle eşdeğer olacağını gösteriyor.

Buna karşın, etki değerlendirmesi oldukça karışık bir metin olacak ve kıdemli Komisyon yetkilileri Kasım ayındaki BM iklim zirvesine yalnızca taslak metinle gitmeyi planlıyorlar.

2050 Yörüngesi

Bu tür müzakereler, AB politika yapımının doğal bir parçası olarak görülüyor. Ancak durumun geçen yıl Parlamento tarafından ilan edilen iklim acil durumuyla uyuştuğu söylenemez.

Dolayısıyla süreci süratlendirmek için Komisyon hızlandırılmış bir prosedür öneriyor.

“İklim nötre ulaşma yörüngesi” AB yürütmesinin, 2023’ten başlayarak, her beş yılda bir bloğun iklim hedeflerini gözden geçirmesini taahhüt ediyor.

Taslak İklim Kanunu, Avrupa Parlamentosu ve AB üye ülkeleriyle müzakere yapmak zorunda kalmadan Komisyon’un her beş yılda bir uzmanlardan oluşan bir alt komite (kanun hükmünde tasarruf-delegated act) tarafından hedefleri gözden geçirmesine izin vermeyi planlıyor. Bunun da AB üyesi ülkelerle gerginlik yaratması bekleniyor.

Özel prosedürün bir parçası olarak, AB yürütücüsü 2035, 2040 ve 2045’te ulusal uzmanlara danışmayı ve yeni emisyon azaltım kriterleri önermeyi planlıyor. Konunun uzmanlardan oluşan alt komiteye delege edilmesi, müzakere gerektirmiyor; sadece Konsey ve Parlamento’dan basit bir evet veya hayır talep ediyor.

Kısa bir süre önce Komisyon, biyoyakıtlar için sürdürülebilirlik kriterlerini benimsemek üzere, teklifte değişiklik yapılmasına izin verilmemesinden dolayı parlamentonun ve sanayi gruplarının eleştirdiği, konuyu uzmanlara ait bir alt komiteye delege etme yöntemini kullandı.

İklim hedefleri ise, biyoyakıtlardan siyasi olarak daha hassas bir konu. Bu nedenle Komisyonun Konsey ve Parlamento ile müzakere etmeden tek başına yol alması fikri muhtemelen benimsenmeyecek.

İklim düşünce kuruluşu E3G’den Quentin Genard blog yazısında, “Üye ülkeler ve Parlamento bundan nefret edecek. İklim eylemini destekleyen ülkeler bile iklim politikalarını gözetmek istiyor” diye yazdı.

Bununla birlikte Genard, bunun Komisyonun taktiksel bir hamlesi olabileceğini ileri sürerken, teknik tartışmalı olmasına rağmen, “yükü Avrupa Parlamentosu ve üye ülkelere veriyor” dedi.

Ancak Komisyon hâlâ daha bazı üye devletler ve Parlamento arasında destek bulabilir. Gerçekten de, öneri uyarınca, yetki devri “Avrupa Parlamentosu veya Konsey tarafından her an iptal edilebilir”, ki bu da her an normal kanun yapma prosedürüne imkan tanıyabilir ve müzakereye ağırlık verilebilir.

Taslak metne (İngilizce) buradan ulaşabilirsiniz.