Yeni bir raporun sonuçlarına göre en önemli ve uzun vadeli riskler iklim riskleriyle ilgili.
“2022 Küresel Riskler Raporu”nun sonuçları Marsh Türkiye ve Zurich Sigorta stratejik ortaklığında ve TÜSİAD’ın destekleriyle düzenlenen webinarda değerlendirildi. Çevrimiçi olarak gerçekleştirilen etkinliğin açılış konuşmalarını MMC Türkiye Başkanı Tayfun Bayazıt, Zurich Sigorta CEO’su Yılmaz Yıldız ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan gerçekleştirdi.
Küresel Riskler Raporu’nda, önümüzdeki dönem olasılığı ve şiddeti en yüksek riskler detaylarıyla ele alınıyor. Buna göre bu yıl 17’incisi yayımlanan raporda, çoğu uzman küresel ekonomik iyileşmenin önümüzdeki üç yıl içinde değişken ve dengesiz olacağına inandığını belirtiyor. Raporun öne çıkan sonuçlarına göre; en önemli ve uzun vadeli riskler iklim riskleriyle ilgiliyken, en önemli kısa vadeli küresel endişeler arasında ise toplumsal bölünmeler, geçim krizleri ve zihinsel sağlık durumlarında bozulmalar yer alıyor.
Rapor; tüm liderleri üç aylık raporlama döngüsünün dışında düşünmeye, riskleri yöneten ve gelecek yıllar için gündemi şekillendiren politikalar oluşturmaya teşvik ediyor. Yükselen riskleri siber güvenlik, uzay rekabeti, iklim geçişlerindeki istikrarsızlık ve göç baskıları olmak üzere dört alan özelinde inceleyen rapor, her bir riskin başarılı yönetimi için küresel koordinasyon gerektirdiğini belirtiyor.
“Tüm Risklere Karşı Kayda Değer Kolektif Aksiyonlar Alma Yükümlülüğümüz Olmalı”
Kamu, özel sektör ve akademik dünyaya stratejik rehberlik etmesiyle ‘Küresel Riskler Raporu’nun önemli bir role sahip olduğunun altını çizen MMC Türkiye Başkanı Tayfun Bayazıt, “Bu rapor ile amacımız değişen dünyaya paralel olarak değişen küresel risk faktörlerinin en doğru şekilde altını çizerek profesyonel ve toplumsal alanlarda farkındalığı yaratmak ve bu farkındalıkla tüm paydaşlara bir yol haritası çıkarmak. Bu seneki Küresel Riskler Raporu’nun temel çıktılarına baktığımızda ise, iklim ve toplumsal krizlerin ön plana çıktığını görüyoruz. 10 yıllık bir ufukta, gezegenin sağlığına yönelik endişeler hakim. Rapora göre; önümüzdeki 10 yıl içinde en ciddi riskler arasında borç krizleri ve jeoekonomik çatışmalar yer alırken, ilk defa bu sene detaylıca vurgulanan bir diğer konu başlığının uzay olması dikkat çekici. Uzayda artan rekabet, hem ticari hem de askeri anlamda büyüyen bir meşguliyet olması riskleri artırırken uzay yönetişimi için yeni zorluklar yaratıyor. Ancak, evrensel bir kaynak olması gereken bu konunun, ortak faydaları ve sürdürülebilir yönetimini sağlamak için ülkelerin bir araya gelmesi için hâlâ zaman var. Tüm risklere karşı kayda değer kolektif aksiyonlar alma yükümlülüğümüz olmalı” dedi.
Diğer yıllardan farklı olarak Küresel Riskler Raporu’nda bu yıl risklerin kısa, orta ve uzun vadede ele alındığına dikkat çeken Zurich Sigorta CEO’su Yılmaz Yıldız kısa vadede sosyal risklerin, uzun vadede ise çevresel ve jeopolitik riskler ile sosyal barışı ilgilendiren meselelerin öne çıktığını belirtti. Bu yılki raporda özellikle “eşitsizlik” temasının vurgulandığını belirterek konuşmasına devam eden Yılmaz Yıldız “COVID sonrası tüm dünyada, hem ülkeler arasında hem de ülkeler içinde eşitsizlik artıyor. Ülkeler içinde sosyal anlamda genç-yaşlı, zengin-fakir, kadın-erkek arasında artarken, eşitsizliğin en çok öne çıktığı alanlar aşıya, eğitim imkanlarına ve dijital kaynaklara erişim olarak görünüyor. Hem Türkiye’de hem de dünyada artan yalnızlık, şiddet eğilimi ve gelir adaletsizliğine bağlı olarak endişe ve mutsuzluk daha yaygın görülüyor; anksiyete ve depresyon vakaları artıyor. COVID herkese bulaşması anlamında demokratikti ancak bıraktığı tortu aynı değil. Önümüzdeki dönem eşitsizliklerin arttığı bir dönem ve bütün bu sonuçlar karşısında tüm karar alıcıların büyük çaba göstermesi gerektiği çok net ortada” dedi.
Geçtiğimiz iki yılda hem iş dünyası hem de toplum olarak çok önemli şoklara maruz kaldı diyen TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan şu ifadeleri kullandı: “Önce salgın ve şimdi de elim savaş. Henüz birinin etkisi telafi edilememişken başka bir arz şoku ile karşı karşıya kalıyoruz. Küresel ekonomide rekor seviyelere ulaşan mali destek paketleri yardımıyla salgın etkileri yavaş yavaş silinirken; Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan süreç ekonomik görünümü tamamen değiştirdi. Dünyada enflasyonun yüksek, büyümenin ise baskı altında olacağı bir sürece girmekteyiz. Tedarik zinciri problemleri, hammadde ve gıda fiyatlarında süregelen artış, iklim değişikliği ve savaşın, gıda ve su arzı üzerindeki artan tehdidi ile karşı karşıyayız.”