Küresel bir ankete göre, 16-25 yaşındakilerin çoğu gelecek hakkında çok endişeli ve birçoğu hükümetlerin eylemlerinin hayal kırıklığı olduğunu düşünüyor.
10 ülkede yapılan bir ankete göre, dünyadaki her 10 gençten dördü iklim krizi nedeniyle çocuk sahibi olma konusunda tereddütlü ve hükümetlerin iklim felaketini önlemek için çok az önlem almalarından korkuyor.
Salı günü yayımlanan iklim kaygısı ve gençlerle ilgili şimdiye kadarki en büyük bilimsel araştırmaya göre, yaşları 16 ila 25 arasında değişen her 10 gençten yaklaşık altısı iklim değişikliği konusunda çok veya aşırı derecede endişeli.
Benzer oranda gençler, hükümetlerin kendilerini, gezegeni veya gelecek nesilleri korumadığını ve eski nesil ve hükümetler tarafından ihanete uğradıklarını hissettiklerini belirtti.
Dörtte üçü “gelecek korkutucu” ifadesine katılıyor ve yarısından fazlası ebeveynlerinden daha az fırsata sahip olacaklarını düşünüyor. Neredeyse yarısı, iklimin günlük yaşamlarını ve işleyişini etkilemesine dair endişeli olduklarını bildirdi.
Yaklaşık 10 bin gencin katıldığı anket Avustralya, Brezilya, Finlandiya, Fransa, Hindistan, Nijerya, Filipinler, Portekiz, İngiltere ve ABD’yi kapsıyor.
Genç iklim aktivistleri, iklimle ilgili endişe duygularının bugünün gençleri arasında artık yaygın olduğunu söyledi. Filipinler’den 23 yaşındaki Mitzi Tan, “Kendi yatak odamda boğulmaktan korkarak büyüdüm. Toplum bana bu kaygının üstesinden gelinmesi gereken, meditasyon ve sağlıklı başa çıkma mekanizmalarının “düzelteceği” mantıksız bir korku olduğunu söylüyor. İklim kaygımız, hükümetin eylemsizliği nedeniyle bu derin ihanet duygusundan geliyor. Büyüyen iklim kaygımızı gerçekten ele almak için adalete ihtiyacımız var” dedi.
Almanya’daki okul grevi hareketinin ortak organizatörü olan ve hükümetin iklim politikalarını yeniden değerlendirmesini zorlayan mahkeme zaferinin elde edilmesine yardımcı olan 25 yaşındaki iklim aktivisti Luisa Neubauer’e göre, gençlerin çocuk sahibi olmaktan endişe duyması artık yaygın.
Neubauer, “Çocuk sahibi olmanın hâlâ mantıklı olup olmadığını soran birçok genç kadınla tanışıyorum. Bu basit bir soru ama içinde yaşadığımız iklim gerçeği hakkında çok şey anlatıyor. Biz gençler olarak, iklim krizi hakkında endişelenmenin onu durdurmayacağını fark ettik. Böylece bireysel kaygımızı kolektif eyleme dönüştürdük. Ve şimdi her yerde savaşıyoruz: sokaklarda, mahkemelerde, dünyanın dört bir yanındaki kurumların içinde ve dışında. Yine de, emisyonlar rekor seviyelere yükselirken hükümetler hâlâ bizi başarısızlığa uğratıyor. Bu çalışmaya verilecek uygun cevap, hükümetlerin söz verdikleri gibi davranmaya başlamaları olacaktır” dedi.
Bu ayın başlarında, UNICEF, dünyanın dört bir yanındaki çocukların ve gençlerin iklim krizinin yükünü taşıdığını ve iklim etkileri kaynaklı 1 milyar çocuğun “aşırı risk altında” olduğunu tespit etti.
“Gençlerin İklim Kaygısı, Hükümet İhaneti ve Ahlaki Yaralanmaları Üzerine: Küresel Bir Fenomen” başlıklı çalışma, bilimsel dergi Lancet Planetary Health tarafından, hakem değerlendirme sürecindeyken yayın öncesi halinde yayımlandı. Anket Bath Üniversitesi, East Anglia Üniversitesi ve Oxford Health NHS Foundation Trust dahil olmak üzere İngiltere, Avrupa ve ABD’deki yedi akademik kurum tarafından yürütüldü ve analiz edildi.
Anket, çocuk sahibi olma korkuları da dahil olmak üzere dünya genelinde iklim krizi hakkında yüksek düzeyde endişeye işaret eden bir dizi önceki ankete eklendi.
Bath Üniversitesi, İklim Psikolojisi Grubu’ndan ve çalışmanın ortak yazarı Caroline Hickman “Bu çalışma, çocuklarımız ve gençlerimiz arasında yaygın iklim kaygısının korkunç bir resmini çiziyor. İlk kez, gençlerde yüksek düzeyde psikolojik sıkıntının hükümetin eylemsizliğiyle bağlantılı olduğunu öne sürüyor. Çocuklarımızın kaygısı, hükümetlerden gördükleri iklim değişikliğine yetersiz tepkiler göz önüne alındığında tamamen rasyonel bir tepkidir. Hükümetlerin harekete geçmek için daha ne duyması gerekiyor?” dedi.
2015 yılında Paris Anlaşması imzalandığında Fransa Cumhurbaşkanı olan François Hollande, Kasım ayında Glasgow’da toplanan hükümetleri COP26 BM iklim zirvesini dikkate almaya çağırdı. “Paris Anlaşması’ndan altı yıl sonra, bu endişe verici çalışmanın gösterdiği gibi, iklim değişikliğinin şiddetine, gezegenimiz üzerindeki etkisine ve aynı zamanda gençlerimizin ruh sağlığına da gözlerimizi açmalıyız. Acilen harekete geçmeli ve genç nesillere bir gelecek bırakmak için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız” dedi.